bir kadının kalbi yalnızca bir kişidedir, hiç bir kadın, bir erkek gibi biyolojik nedenlerle aldatmaz, idare etmez. nasıl ki erkeğin doğasında başka dişilere bakma, farklı kadınlara sahip olma isteği varsa, kadın kalbinin de her geçen gün yeniden fethedilmeye ihtiyacı vardır. kadınlar erkeklerin bu yönelimlerini normal görmelidir,
erkek, karısını yuvasını sever, fakat çekici bir kadına da karşı koyamaz, bu onun doğasında vardır, engel olamaz, kadının da bu kadar tepki vermesini anlayamaz.
bunu büyütmenin anlamı yoktur. başkasına bakar, belki birlikte olur, ama evine döner, karısını sevmeye devam eder.
ancak erkeklerin de şunu kabullenmesi lazımdır. erkek kendini yenilemelidir, eşini/sevgilisini her geçen gün kendine yeniden hayran bırakmalıdır. onun ruhunu bulmalıdır, onun ne kadar hassas olduğu bilincini kaybetmeyip, sürekli ilgisini sürdürmelidir, ona, kendine güvenini kaybetmesine neden olacak monotonluğu yaşatmamalıdır. bu ilgiyi sadece cinsellik boyutunda tutarsa, bir zaman sonra malesef kadın, doğası gereği ihtiyaç duyduğu ilgiyi bulduğu ilk kişiye öncelikle kalbini, kendini güvende hissettiği anda da bedenini teslim edecektir.
kocasını aldatacaktır evet, ancak evine döndüğünde, * kendini onun kollarına bırakmayacaktır. buradan bile kadının sadık olduğu sonucunu çıkarabiliriz, ancak ne acıdır ki artık gerçek sevgiyi bulduğu kişiye duyacaktır bu sadakati.
kadın mecbur kalmadıkça aldatmaz.
erkek mecbur kalmadıkça aldatmaz.
bu her iki cinsin de doğasında vardır.
buna kimse engel olamaz.
yapılması gereken tek şey aşkları sürekli beslemektir.
ya da ortada bir sorun varsa bunu kökten çözmektir.
bu doğal süreçtir arkadaşlar.
bunlar gerçektir.