kesinlikle üstün akıllı insanların yönettiği bir devlet değil. ve adamlar bas bas bağırıyorlar, diyorlar ki bizim paçalarımızdan teoloji akıyor, biz götten göbeğe dini öğretilere bağlıyız. ne vaad edildiyse o.
ortadoğu halkları ve bizim türkiyeli vatandaşlarımız israil'in zulmettiğinden, insanlıktan çıktığından falan bahsediyor. abi adamlar zaten bunu açıkça dile getiriyorlar. inanışlarına göre bölgede kargaşa artacak, zulüm artacak, kıyamet savaşı ve mehdi gelecek. işin garibi buna bölgede gerçek gibi inanan bir devlet ve yancıları var; iran
bizim vatandaşımız da diyor ki aha bak adam gibi müslüman bir iran biraz da suriye. araplardan bir bok olmaz diyor ama farkında değil, bölgede iki sapkın devlet tüm dünyayı korkunç bir savaşa doğru sürüklüyor.
üç tane israilli ölmüş de, hamas israili bombalamış da, terörle mücadeleymiş. bunlara hiçbir devletin inandığı yok. israillilerin bu sapık görüşü batılıların sikinde değil. adamlar savaştan, kandan uzaklar. medeniyetin doruklarına doğru gidiyorlar. yeter ki ekonomisi bozulmasın. israil'in ekonomik gücü de batılılar nazarında bu ortadoğu oyununa göz yumdurtucak kadar fazla. pahalı bir oyun oynanıyor bölgede.
türkiye'nin şuanda gücü olmadığı için ne kadar şükür etsek azdır. yoksa erdoğan bölgeye girme konusunda inanılmaz hevesli. kıyamet savaşı müslüman inancında da var. şimdi biz gavur muyuz neden uzak duruyoruz diyenler olabilir. teolojiye inanan bu kardeşlerin de üzerinde düşünmesi gereken yerler var. hadislerde türklerin özel millet olduğundan, şavaş anında doğru zamanı, yeri bulacağından bahsedilir.
türk devleti 3 bin yıllık bir devlet ve fırsat bulduğunda atılım yapacak geleneğe sahip. dalga geçiyoruz "sabrımızı test etmeyin" diye falan ama gerçekten de öyle, türkiye ortadoğu'ya adımını atarsa bir daha çıkması mümkün değil. bölgenin ve insanlığın selameti için kıyameti erteleyenlerin safında kalmalıyız. iran gibi kıyamet gelsin diye halkları silahlandırıp müslüman kıyımını ve zulmünü arttıran bir devlet olamayız hele de ekonomi bu kadar dışa bağımlıyken.
israil'le mücadelenin yolu kesinlikle uluslararası diplomasiden geçiyor. beğenmeyip bok attığımız fethullah gülen kadar olamıyor devlet aklı. adam izin alın dedi kıyamet koptu. en azından uluslararası mecrada "iyi niyetli" kalırsın. israil türk gücünü seve seve vurur. türkiye büyük balık çünkü. türkiye'nin kanı dökülürse kargaşanın büyüğü çıkar. amaç zaten kargaşa. sen iki yardım gemisi gönderecem diye kanını altın tepside sunuyosun. iki gemiyle filistin işgalini bitiricen sanki. tamamen iç politik gaz alma. arap halklarına göz kırpma.
bir şekilde devletler masaya oturtulup türkiye önderliğinde filistin'e çok uluslu barış gücü gönderilmesi gerekiyor oraya. filistin halkının da silahsızlandırılması, güvenliğin milislerle değil düzenli ve uluslararası mecrada sayılmış birlikler tarafından sağlanması lazım. belki müslüman devletlerden oluşacak bir barış gücü de olabilir. ama emin olun israil bu gücü içinde hristiyanlar olsa dahi vurur. tarihte de vurmuştur. çünkü inandıkları şey kargaşanın büyüyüp işlerlerin "kurtarıcı"ya devredilmesi.
bu diplomasi trafiği kolay mı? değil. bunların olabilmesi için türkiye'nin yüzünün batıya dönük, liderinin uzlaşmacı olması gerekiyor. ama ne yazık ki türkiye'de çok kolay maniple edilebilen, savaşa meyilli bir lider var.
o gün geldiğinde nuhun torunları uyanık olsunlar. sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır vardır demiş kitap. hani aklın fikrin dinde ya ezberindedir bunlar. o israil konsolosluğunu yıkmaya heveslenenler bunları düşünseler keşke. adamlar israil devletinin yerle bir edileceğine inanıyorlar zaten. öfke başa vurdu mu akıl başı terkeder. hazır olmadığın bir savaşa gir de siksinler belanı. anca gazsınız amk. islam dünyasının bir kurtuluşu varsa bu arap kanıyla değil türk aklıyla mümkün görünüyo ancak.
