Macbook Air'ın klavyesi ellerime sığmıyor, iki elimi yan yana koyduğumda klavyeden büyük oluyordu, sinirim bozuldu. Espresso'm geldi, bir yudum alayım dedim ama fincan da elime küçük gelmişti, olmuyordu, her şey bana küçük geliyordu, 21. yy beni istemiyordu. Dolma parmaklarımı, kocaman ellerimi sindiremiyordu. Her şey küçük, her şey dokunmatik, her şey "I-pirşey"'di.
Parmağımdan zorlukla çıkardığım fincanı, rahatça yazı yazamadığım Macbook Air'ımın yanına bıraktım. Kendimi cüceler ülkesine gitmiş Gulliver gibi hissediyordum.
Beyaz eşyaların beyaz, diğer elektronik eşyaların ise siyah olduğu günleri özledim.
Teknoloji ilerledikçe ankastre mutfağa eklenmiş çamaşır makinasına dönmüştüm.