En yakınımdaki adamdı fikret ,en yakın arkadaşım demiyorum ,inanmıyorum arkadaşlığa...Anı paylaşır ve mekanı paylaşır insan....Ondan ötesi laf mastürbasyonu...Bir gece içerken ,aşık olduğunu anlattı ağzından köpükler saçarak..Mahalleye yeni taşınmış kız, yugoslav göçmeniymiş anlattığına göre...Fikret i severim ,babası kunduracısıydı mahallenin ve sakattı bir ayağı,karısı bir polise kaçmıştı ,sonra terkedilmiş ;dolapderede fahişelik yapıyormuş kadın dediler. ...Öldükten sonra mahalleliye miras kalmıştı kunduracıdan Fikret...Herkes ,elinde avucunda olandan paylaşırdı keza yetime yardım islam-ı anenemizden,yardım ederlerdi de bi taraftan düzerlerdi annesini Fikret in...Neyse ,dağıtmayalım hikayeyi '' kıza vuruldum ağabey,kan basıncım yükseliyor gördüğümde ' gözü parlıyordu anlatırken,belli vurgun yemiş çocuk...Ertesi gün ,her zaman ki köşede demleniyorum yine bahsettiği kız ,anllatığından da güzelmiş...Kara derili anadolu göçmenlerinin toplandığı bir kenar mahalleydi,peranın en ücra yerinde...Kızı gördüm,kloş etek,çorapsız giymişti tenin beyazlığı ay parlaklığı...gel zaman git zaman,öğrendim adını SEMiN miş ...söylemesi ayıp mahallede namımız var ,bitirimlik desen bizde,mahallede ,akşam ezanından sonra eve giden kızların tek günahkarı benim...ama SEmin e yapamadım,aslında istedim ve ben istersem olurdu ama Fikret e kıyamadım...Dünya nın küçük bir prototipiydi mahalle ve iyiler kaybederdi bizim mahallede de...fikret kaybetsin istemedim, en azından benden bilmesin..Yanlış anlamayın Fikret e acıdığımdan değil,yediremedim kendime... En acı darbelerin üstüne ,en azından güvenebileceği bi ben kalayım diye....