Onu iki yıl sonra ilk görüşüm bu. Karaköy'de,
Nişantaşı dolmuş kuyruğunun sonlarındayım. O da
hemen karşıdaki Şişli kuyruğunun önlerinde.
Bilmiyorum, fark etti mi beni. Yine güzel. Saç
biçimi ve rengi aynı. Biraz zayıflamış. Az sonra
dolmuşuna bindi gitti. Öyle anlar vardır ki bir merhaba, ufak bir selam her
şeyi yeniden başlatabilir ya da durumu daha da
sıradan bir düzeye indirebilir. O beni gördü mü,
gördüyse ne düşündü bilemem. Ben ikisinden de
korktum. Sonra benim uçağım kalktı... Atmosferin ortasında
düşündüm: Her şey nasıl bitiyor? Nasıl
yabancılaşıyor insanlar? Hiçbir şey olmamış gibi.
Birlikte yemek yer miydik? Nerelere giderdik?
Şakalarımız nasıl şakalardı? Kavgalarımız? Sesi,
nasıldı sesi? Unutmak değil, başka bir şey bu. Şu anda her şey iyi.