adı eddie'ydi
kuyruğu kıvrık,
iri,
beyaz bir köpeği vardı,
alaska kurt'u,
kuzey kutbu'nda,
kızak çekenlerden,
igloo koymuştu adını,
ve bir okuyla
yayı vardı eddie'nin,
bir kaç haftada bir
köpeğin yan tarafına bir
ok sallar
sonra da koşarak eve girip
igloo'nun okun üzerine
düştüğünü söylerdi.
köpek aldığı çeşitli ok
yaraklarına rağmen hayatta
kalmayı başardı,
ama ben aslında ne olup bittiğini
biliyor,
eddie'den pek
hoşlanmıyordum.
boş bir arsada
amerikan futbolu oynarken
eddie'nin bacağını kırdığımda
igloo'nun intikamını almıştım kendimce. eddie'ni,n babası
babamı arayarak eddie'nin onlara
bacağını isteyerek kırdığımı
itiraf ettiğini söylemiş,
bizi davacı olmakla
tehdit etmişti.
kimse de para yoktu zaten,
eddie'nin babası
san diego'da iş bulduğunda
oraya taşınıp
köpeği bıraktılar.
biz aldık.
hayli aptal çıktı igloo,
tepkisiz,
çoşkusuz,
dilini çıkarıp derin derin
solur,
yemek yemediği zamanlarda
uyurdu,
dışkıladığı zaman kıçını
bahçenin çimlerine
süreterek temizlese de
kuyruğunun altında
mis kokulu
kahverengi
iri bir leke eksik olmazdı.
birkaç ay sonra
dondurmacı kamyonunun
altında kalıp
kzıl bir ırmağın içinde
can verdiğinde
çok da acı çekmedim,
eddie'nin bacağını kırmayı
başarmanın memnuniyeti
içindeydim hala.