hakkında çok az şey bilip de çok fazla konuştuğumuz meselelerden birisi. yalan yok, israil hakkında ders almaya başladığım vakit biraz biraz bir şeyler öğrendim ben de.
haberde deniz gezmiş fkö ilişkisine değinilmiş sanki bilinmeyen, gizli kalmış bir gerçekmiş gibi. gerçi eminim ki bu haber(!) sitesindeki elemanlar bile şaşırmışlardır gezmişin fköye bir süre katıldığını öğrendiklerinde. e normal tabi. şimdilerde habercileri kahvehanelerden topluyorlar. buyrun bakalım bu örgütlerin ideolojileri neymiş?
şimdi habere bakıyoruz bir de, diyor ki "ekmel bilmez, deniz gezmiş de filistinde taraftı." bre zır cahil kendini haberci zanneden şaklaban sürüsü. aç bak bakalım deniz gezmiş kaç yılında dahil olmuş plo'ya? aç bak bakalım o yıllarda mısırın başında kim var? hangi parti var? aç bak bakalım abd-el nasır kimmiş, arab socialist union partisi neymiş?
bunları araştırdığın zaman belki anlarsın o günün ortadoğusuyla bugünün ortadoğusu arasındaki farkı. belki o zaman anlarsın ne kadar dangalakça bir haber yaptığını ama hiç sanmıyorum. nasıl olsa seni okuyan adamın senden doğru bilgi öğrenmek gibi bir beklentisi yok.
bir de anlayamıyorum, ekmeleddine laf sokucam, başbakanıma yaranıcam diye yapmadığınız şaklabanlık kalmadı. şimdi de deniz gezmişe yoldaş oldunuz anasını satayım kırk yıllık bağnaz sağcı olarak. tuhafsınız vesselam. deniz gezmiş dediğin kişi, bir yere kadar saygı duymakla birlikte, yönlendirmeye açık, fazla heyecanlı, aktivist bir gençtir. he yani, deniz gezmiş ploya katıldı diye biz de çoluğun çocuğun katledilmesi pahasına savaş çığırtkanlığı yapalım. biz de hamas saldırdığında hülooo deyip israil saldırdığında timsah gözyaşı dökelim öyle mi?
çocuklar ölmesin mi istiyoruz? daha fazla şehit vermeyelim mi istiyoruz? o zaman önce şu müslüman terörünü bitirmemiz lazım. israilli çocukları kaçırarak islama hizmet olmaz. çocukları katlederek israille savaşılmaz. azıcık akıllı mantıklı olun. israil dediğiniz devlet neredeyse 70. yaşına girecek. dört tarafı arap düşmanlarla çevrili olan bu devlet bu 70 yılda düşmanlarını tek tek yendi. kabul edelim, bizim araplar götlerini yayarken, bir taraftan da arap zenginleri mücahitlerin sırtından para kazanıp bir de timsah gözyaşı dökerken bu adamlar helikopterlerle arap ülkelerinden yahudi hemcinslerini kendi ülkelerine naklediyorlardı. bununla da kalmadılar, o insanları kendi ülkelerine adapte etmeyi de başardılar. adamlar topu topu 30-40 yıl gibi bir sürede birbiriyle neredeyse hiç bir mantıklı bağı bulunmayan avrupa göçmeni aşkenaz yahudilerini, sovyetlerden kaçan yahudileri, arap yahudileri ve hatta etiyopyalı yahudileri birleştirdiler. onlardan bir ulus yarattılar.
bir başka yanılgı daha var. insanlar sanıyor ki abd, ingiltere gibi süper güçler başından beri israili hep destekledi. yanlış. bir kere ingilizler yahudilere sadece osmanlılara karşı tam destek verdiler. araplara ise daha fazla destek verdiler ve arap nüfusunun da etkisiyle zaman sonra yahudilere sırtlarını çevirdiler. arap şeyhlerinin önemli bir kısmı 1. dünya savaşı döneminde osmanlılara düşman olduklarından daha fazla düşman değillerdi yahudilerle.
ingiltere çekip gittiğinde ve israil kurulduğunda bu devlet kendi başının çaresine bakmak zorundaydı. dört tarafı düşmanla çevrili, tarihinde savaşçılık tecrübesi hiç bulunmayan bir millet düşünün. araplar defalarca bu küçücük ülkeye karşı birlikte saldırdılar. ve buna rağmen her atakları hüsranla sonuçlandı. eğer ki yeri geldiğinde sovyetler israile dur demeseydi, belki bugün israille sınır komşusu bile olabilirdik.
neden bir daha ne suriye, ne mısır, ne de diğer arap devletleri israile karşı birleşemedi? neden seçim meydanlarında israile ateş püskürenler bir kez olsun gazze için israile açık açık meşru savaş tehdidinde bulunamadı? bugün arap dünyasında her lider gayet iyi bilir ki dünyadaki bütün araplar birleşseler, yine bile bu ufak ülkeyi alt etme şansları yok. işte bölgede terörizmin yükselişi de böyle başladı. kimileri bu örgütlere silah satarak zengin oldu. kimileri bu örgütlere destek vererek müslüman dünyasında prim yaptı. kimileriyse örgüt üzerinden normalde hiç ulaşamayacakları mevkilere ve güce ulaştılar. yani alan razı veren razı. tüm bunlardan zarar gören ise maalesef filistinli masum kardeşlerimiz. ama onlar da maalesef tek düşmanlarının israil olduğunu zannediyorlar. halbuki israilden çok daha şerefsiz, çok daha büyük bir düşmanı koyunlarında beslediklerinin farkında değiller.
bunları yazarken filistinde gerçekten mecbur olduğu için israile karşı çeşitli şekilde direniş gösteren örgütleri tenzih ediyorum ve onların kimler olduğunu bulmayı da sizlere bırakıyorum. neticede hazır bilgiyle bir yere kadar oluyor, bir yerden sonra da kendi araştırmalarını yapman gerek.
şimdi ekmeleddin ihsanoğlunun da gündeme getirdiği ve başta rte olmak üzere bazı akpli elit kadronun ve yandaş gazetelerin hoşuna gitmeyen bir öneri var: "biz arabulucu olalım, tarafgir olmayalım, savaşı ve vahşeti körüklemeyelim". tabi başbakan ve cenahı buna karşı çıkmakta sonuna kadar haklı. ne de olsa suriyede tarafsız kalmama politikaları ışid ile, el nusra ile, reyhanlı saldırısıyla ve ışidin vatandaşlarımızı esir alması, bölgedeki türk kardeşlerimizi tehdit etmesiyle meyvelerini çoktan verdi! bu muhteşem başarının aynısı neden filistinde kazanılmasın!
birazcık namusunuz olsun. bir an için çocukların kanından prim yapmaktan vazgeçin. filistinli çocuklar için bir şey mi yapmak istiyorsunuz? o zaman yapabileceğimiz tek şey var: hem israili, hem de israil karşıtı hamas, el fetih gibi örgütleri barış masasına oturtmak. uzun vadede israil de barış yapmak zorunda. dört tarafı düşmanlarla çevrili, her an bir terör saldırısı tehdidiyle baş başa olan bir ülkede kimse sonsuza dek yaşamak istemez. o yüzden israil de, araplar da o masaya bir gün eninde sonunda oturacak. bizim yapabileceğimiz en iyi şey de bu süreci mümkün olduğunca hızlandırmaktan başka bir şey olamaz.