+Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. sivri kayaları var. işte doğar doğmaz bizi hadi bu dağı aş diye eteklerine bırakıveriyorlar.
-hayat yani?
+aferin! ilk başlarda iş kolay. ama
yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. gücün azalıyor...
derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. artık tek
başına değilsin. biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... dağ yine yalçın. ama artık yürümek zevkli. nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var...
anladın mı?
-her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
+yoldaşına bağlı. biz hatunumla yan yana
yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik,
canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü
söylemeyi bildik. ben pes deyince o
hadi dedi, o yorulunca ben sırtımda
taşıdım.
-peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez
mi?
+bilmiyorum. biz mutluluğu ne parada ne
handa bulduk evlat. bak bugün deniz
kenarında sevdiceğimle beraber çekirdek
çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle
masada oturuyordu sanki.