bu konuda ahkam kesebildiğime sevindiğimi söyleyemem ama evet, bu konuda uzmanım yazık ki. bir evlilik 6 ayda nasıl tüketilir, bizzat yaşamış biri olarak bilmiş bilmiş konuşayım bırakın da.
-evlilik evcilikle karıştırılan, feci ciddi ve hassas bir kurumdur. blöflere, atıp tutmalara, özensizliklere, umursamazlıklara gelmez. bir gün gelir, iki gün gelir, üç gün gelir... yeri gelir 6 ay gelir. ama gün gelir, taraflardan biri gider. evlilik biter.
-destek, sohbet, paylaşım... çok önemlidir bunlar. destek değil köstek olan, gerekmedikçe konuşmayan, iki kişi olmayı becerememiş eş kırmızı sinyaller veren eştir. onda illa ki bir yamukluk olacaktır.
-cinselliği evliliğin temeli gören uzmanların da, büyüklerin de, çok bilmişlerin de ta... cinsellik değildir evliliğin temeli. sevgidir, saygıdır, güvendir, inançtır... seven, sayan, inanan ve bir de aşık iki kişiyi bir eve koyun, cinsellik kendiliğinden gelir zaten. olmuyorsa asolan temellerde bir sorun var demektir.
-evlendiğin an aklına sokacaksın kardeşim: senin yeni ailen nikah masasında yanında oturan kişi! unut artık anneyi, babayı, kardeşleri... sil at demiyorum. ama bir evin içinde "senin ailen" "benim ailem" lafları dönüyorsa, bu iki kişi aile olamamış demektir ne yazık ki. ve insan, sadece ailesinden vazgeçemez. seni ailesi olarak görmeyen, gün gelecek, senden vazgeçecektir.
-evlenince ne olunur? eş. "eş" !!eş!! nedir eş? diğer yarın... seni tamamlayan, yokluğunda eksik bırakan... attığın her adımda sorumluluk taşıdığın... eşler hâlâ bekarlıklarındaki gibi tek başlarına hareket ediyor, sorumlu oldukları kişiyi ihmal ediyor, ona değer verdiğini hissettirmiyorsa; evlilik filan fazla ona.
niyeyse fazlaca bir şeyler yazamadım bu konuda. zira maddeleri sıralamaya devam ettikçe kendi evliliğimi komple anlatmam gerekeceğini fark ettim. e yazık size de.
bana da tabii.
beceremeyecekseniz evlenmeyin abi!
size bir şey olmaz belki ama aynı soyadını taşıdığınız insanı hayallerinden etmeniz an meselesi.