avlanmak salt içgüdüsel bir ihtiyaç falan değildir. sayılan hayvanlar ya karnını doyurmak ya da yaşadıkları bölgeyi korumak için saldırganlaşır. kendini "avcı" olarak tanımlayan ve doğaya çıktığında yüzlerce hayvanı salt zevk için telef eden yavşakların derdi ise ne karnını doyurmak, ne de yaşam alanını savunmaktır. hatta avlayacağı hayvanın yaşam alanına girerek yapar yapacağını.
insanın doğası da bu tarz bir içgüdüye sahip değildir. avcı ve toplayıcı insanlar, aynen hayvanlarda olduğu gibi karnını doyurmak ya da yaşadıkları bölgeyi korumak için avlanmışlardır. "avcılık" denen vahşi bok sonradan sonraya soyluların güç gösterisine dönüşmüş, uzun süre de bu şekilde süregelmiştir. şimdilerde de yegane hobisi kaba kuvvet olan, onun dışında sosyalleşme imkanı bulamamış ataerkil tiplerce devam ettirilmektedir.
doğada hayvan avlayıp ailesini doyuran, doğal besin almak isteyen, buna göre 2 ördek vurup dönenlerden bahsetmiyoruz. avcılık denen şeyi "spor" zannedip, peşine taktığı arkadaşlarıyla yarışırcasına yüzlerce kuş, ördek vs vuran, hatta asla yemeyecek olsa bile onlarca domuz avlayan, kış uykusuna yatmış savunmasız ayının mağarasına girip yavrularının önünde öldüren namussuz piçlerden bahsediyoruz.
bu tarz yakınları olanlar da onları savunmak için içgüdü, miçgüdü gibi element uyduracağına gidip bu ruh hastalarına insanlık, yaşam hakkı gibi konularda iki laf etsin.