biraz da nostalji rte (23.01.2011): 'bunlar, hazineyi doldurun ellerine verin inanın hemen arkasından boşalır' diyen erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'geçmişleri böyle. hep dolu aldılar, ardından boş bıraktılar. milletim bunu bildiği için chp zihniyetine tek başına iktidar yolunu açmadı.' http://m.yenisafak.com/po...et-etti-26.01.2011-299423
şimdi de gerçekler: 12 aralık 1945 günü yerli malları haftasını açan başbakan saraçoğlunun
açıklamaları dönemin birinci ve önemli bir kilometre taşıdır. başbakan açıklar:
209.5 ton altın stokumuz var. artı 700 bin ton hububat stoku. artı 22 bin ton
bakır ve yüzlerce bin ton kömür ve krom stoku. http://www.kemalizm1938.org/pdf/kitap2/35.pdf
sonrasında dış ticaret açıkları, devalüasyonlar, ekonomik bunalım vs. sebeplerle 1950'de menderes'e devredilen (mayıs 1950) 122,8 ton altın vardı!
1950'de japonya'nın altın stoku sadece 6 tondu!
1. cihan harbini yaşamış ve acısını çekmiş nesiller savaş durumunda yine çaresiz ve dış yardıma muhtaç kalmamak için kuruş kuruş biriktirmişlerdi!
öyle ki harcamamak için ülkede yağ, şeker ve ekmek sıkıntısı baş göstermişti! ekmek 1946 yılı eylül ayına kadar karne ile dağıtılır olmuştu.
(not:atatürkün ortaya koyduğu hedef olan şekerin ekmek kadar kolay
alınır hale gelmesi ile 1948 yılında 60 bin ton şeker açığını kapatmak amacı ile
yapılan % 60 oranında zam, taban tabana zıt zihniyetin bir başka örneğidir.
oysa 7 ton altın ile bir şeker fabrikası kurabilirmiş. )
açık 60 bin ton idi. sadece 8 ton altın bozdurularak ithal edilebilirdi. bunun yerine tüketimin kısılmasına çalışıldı. öyle ki dp'nin iktidara şeker ve ekmek sayesinde geldiği söylendi!
mayıs'ta menderen 122,8 ton altın almıştı. yıl sonunda bu rakam 102 ton altın karşılığına düştü. 10 yıllık dönemde de anası sikildi rezervlerin!
***
inönü döneminin mutlaka hataları olmuştur. atatürk dönemindeki hızlı sanayileşme çabası duraklama dönemine girmiştir. menderes döneminde 1952-1956 arasında on bir şeker fabrikası toplam
414 milyon lira harcanarak kurulmuştur. (o dönem gelen dış yardımları unutmamak lazım!) (hemen de tribünlere oynamış menderes)
1950de 22.3 milyon $ olan dış ticaret açığı liberasyonun etkisiyle daha 1952de 193 milyon $a varmıştı. (1945 1usd=2,8 tl) 1958de tl/$ kuru fiilen 2.80 tl/1 $dan 9 tl/1 $a düşürüldü.
(ve devletçiliği eleştirenler için gelsin) dp döneminde : 1950de toplam yatırımların %57sini yapan özel kesimin payı 1959da %38e kadar düşmüş; buna karşılık kamu iktisadi kuruluşlarının payı %15ten %20ye, bazı yıllarda daha da yükseğe çıktı. (demek ki neymiş bugünün şartları ile dünü değerlendirmemek lazımmış! )
1960 sonunda cumhuriyet tarihinde ilk defa türkiye borçlarını ödeyemez, en basit ilaç ve hammadde gereksinimlerini karşılayacak dövizi veya dış krediyi karşılayamaz hale geldi.
***
1954'te halkın kahvesiz kalmasından hiç de bahsetmez rte!
menderes'in döviz rezervlerini çatır çatır yediğinden, üstüne üstlük alınan hibe ve kredilerden bahsetmez!
tarımdaki işsizler ordusundan, göçlerle şehirlerin köyleştirilmesine değinmez!
***
halk da her şeyi bol bulunca bugün yediği hurmanın yarın götünü tırmalayacağını düşünmez!
tıpkı bizden nceki neslin 45 yaşında emekli olması bugün bizlerin 65 yaşında emekli olmasına yol açtığı gibi. akp dönemindeki sahte bahar ve dış ticaret (ve cari açık) açıkla sürdürülen ekonomik büyüme birkaç yıla götümüze patlayacaktır! o zamana akp iktidar düşerse halk da "akp döneminde her şey çok iyiydi. cehape geldi bozdu yeaaa" diye konuşmaya devam edecektir!
gel de laf anlat amk!