kendi başımdan geçen bir şeyi paylaşmak istiyorum vakti geldi sanırım.
bir kıza gönül vermiştim. daha sesini duymadan adını bilmeden inanılmaz aşık olmuştum. kız her sabah ve akşam aynı otobüste denk gelmeye başladı. o bitmek bilmeyen otobüs yolculuğu onun olduğu otobüslerde o kadar hızlı bitiyordu ki anlatamam size. gözlerimi ayırmadan ona bakardım. hayatım da hiç böyle bir duygu hissetmemiştim daha önce. sonra tanıştık onunla. şehir dışında sevgilisi varmış. ama bu beni inanır mısınız hiç üzmedi. çünkü artık onun sesini duyuyordum ve gözlerinin içine bakabiliyordum ve en önemlisi kokusunu duyabiliyordum. adı arkadaşlık olmayan bir ilişkimiz başladı. çünkü yürürken koluma girerdi otobüste elimi tutardı. evine geldiğimizde sımsıkı sarılırdı bana gitme dermiş gibi. bu arada şehir dışında ki sevgilisinde de ayrıldı. ne oluyordu? o da bana mı aşık olmuştu? bu yaptığı hareketler bunu anlatmıyor muydu? bir gün otobüste o tutmadan ben onun elini tuttum. tuttum çünkü dayanamıyordum artık. gözlerime baktı ve elini hiç çekmeden otobüs boyu konuşmadan ineceği yere kadar geldik. indiğimizde gözlerime bakıp sen benden hoşlanıyor musun diye sordu. hoşlanmak mı? ölüyorum sen ne diyorsun diyemedim sadece ağzımdan bir evet çıktı. ve sonra bana o kadar kızgın bakmıştı ki... anlam veremedim. ben sen arkadaşım olarak görmüştüm dedi. arkadaş mı? bu yaşadığımız şey arkadaşlık mı yani?
o an öldüm işte. aşık olma devresi aşk acısı devrine dönmeye başlamıştı. öldüm...
gerçekten tam manasıyla öldüm. neredeyse iki ay her gün sevgili gibi dolaştık. o her güldüğünde ben iki güldüm.
aradım açmadı. mesajlar attım, şiirler yazdım cevap vermedi. otobüste karşılaştım bir gün. yanına oturdum ve hiç konuşmadım. o da hiç konuşmadı. akşam 9 da bizim evin arkasında buluşalım dedi. kaldım öylece. gittim akşam. konuştuk. konuştuk uzun uzun. beni o kadar güzel ikna etti ki beni arkadaş olarak gördüğüne. benim umurumda olur mu? o bana küs olmasın yanım da olsun da ilişkinin adı ne olursa olsun dedim.
ve sanırım işte o an kendimi bitirdim.
yine eskisi gibi olmamız çok uzun sürmedi. ama ben artık ağzımı açmıycaktım öyle karar aldım kendi kendime.
bana dershaneden hoşlandığı bir çocuğu anlattı. anlattığı her kelime yüreğime bir kılıç saplıyordu sanki. gözümden yaşlar geldi o anlatırken. düşündüm o çocuk ne yaptı da benim sevdiğim onu sevdi?
-karın altında evinin penceresinin önünde 5 saat onu bekledi mi? sadece yüzünü yansımasını görsem yeter diye?
-babası bırakırdı durağa. evini öğrenmek için bütün arkadaşlarıyla beraber tam 3 saat o arabayı arar mıydı?
-doğru bir cümle bile kuramazken nazım hikmetin şiirlerine rakip şiirler yazabilir miydi?
-tüm hayatını "o" yapıp durabilir miydi?
yapamazdı be dostlarım. sevdiğim kız biraz ileri gittiğini anladı sonun da da bana şunları söyledi:
-aslın da seninle de mutlu olabilirdik...
bu söz aşık bir adama söylenir mi? yakar yemin ederim o şehri...
ama olamadık işte ben seni arkadaşım olarak gördüm ama bunu bir düşünücem dedi ve beni öpüp gitti.
e hani anlattığı o çocuk? biraz düşünmek ne kadar? ben o düşünene kadar nasıl nefes alırım?
akşam mesaj attı bana yarın her zamanki yerde buluşalım diye.
gittim orda değildi. neredesin diye mesaj attım duraktayım dedi. sonra oraya gittim. neden orda değildin diye sordum ve ya unutmuşum yanıtını aldım. ama olsun durmadım, düşündün mü diye sordum?
neyi dedi?
anlaşılan dün gece hiç aklına bile gelmemiş ben ise 1 saniye bile aklımdan çıkartmamıştım.
seni seviyorum dedim. artık bu yoldan geri dönüş yoktu.
yine başlamayalım dedi senden elektrik alamıyorum dedi...
bu kelimeyle arkadaşlarımın da baya bir dalga konusu olmuştum sonraları...
çok bunalımdaydım. hiç bir şey beni normale döndüremez derken zamanla azaldığını hissettim kalbimdeki yaranın. tabi kısa bi dönem değildi ama artık bunalımdan kurtulmuştum ve şöyle bir sağlıklı düşününce ne kadar salakça davrandığımı gördüm. resmen salak yerine koyulmuşum. ve bir insan da en son oynanacak yerle oynamış, duygularımla.
geçenlerde gördüm yanında erkek arkadaşıyla. ve güldüm sonra uzun uzun arkadaşlarımla. çıktığı çocuğun gay olduğundan şüphelenirdik. kırığın önde gideniydi ve onu biriyle görmenin hiç canımı acıtmaması beni çok sevindirdi...
diyeceğim şu ki birine ikinci sefer seni seviyorum diyorsanız bu onun suçudur. ve illaki diyeceğim diyorsanız bu yazdıklarımı baştan okuyun lütfen.
saygılarımı sunuyorum...