yusuf atılgan'ın bu kitabı, yalnızlık ve insan psikolojisinin en ücra yerlerine, saklamıycam, tam olarak içinizi sıkan bir halde götürmesiyle, türk edebiyatında çığır açmıştır.
Ve kült bir yapıt olarak tarihimizdeki yerini almıştır.
Evet tam anlamıyla iç sıkar bu roman. Ki vermek istediği de kanımca tam olarak budur. Bu iç sıkıntısı öyle birşeydir ki, kitap biter, zebercet gider, ama sizde kalıcı olarak yer edinir. Bulaşıcı bir hastalık gibi. Kitap tarafından yayılan bir hastalık. Etkisi uzun süreler geçmeyecek bir hastalık...
Ah zebercet...
Zebercet bir tutunamayandı. Bunu net olarak belirtebilirim ki, zebercet tutunamadığı için bu hallere geldi. Selimin kaderini sezdim ben burada birazda. Ah selim, ah zebercet... Tutunamadınız.
Tutunacak ne var ki sanki,biz tutunuyoruz da ne oluyor. Siz, siz güzel insanlarsınız. Biz, bizse tutunmak için bokun içine batmış ve bu durumun farkında olarak yaşamak zorunda olan mahlukatlarız.