sanıyorum ki her türkün ömrünün bir kısmında-tabii ki de aklı başında türklerden bahsediyorum sevgili dostlarım. ergenekon destanındaki duvar delicileri ciddiye almıyorum.- elinde olmadan, büyük bir çaresizlikle giriştiği eylemdir. ingilizlere, üzerinde güneş batmayan ülkenin vatandaşlarına bakarsınız, imrenirsiniz. amerikalılara bakarsınız, kolonileri deviren, dünyayı yöneten amerikalılara... kıskanırsınız ama elinizden bir şey gelmez. sonra daha yakınlara gelirsiniz, sizin bir zamanlar beraber yaşama şerefine nail olduğunuz yunanlılara bakarsınız... sokratesler, platonlar, nice krallar... biraz da doğuya dönersiniz sonra. iranı incelersiniz. koskoca pers imparatorluğu'nun ihtişamı altında ezilirsiniz...
size kalan nedir peki? birkaç küçük köyün beyleri.. ne zaman tarihinize baksanız saçma sapan hikayeler, mitler.. babası kurt olanlar, kapatıldıkları dağı delmeye çalışan bir takım insanlar filan. elalem neler yapmış, bir de bizimkilere bak..
günümüze gelirsiniz sonra. kimsenin sallamadığı bir ülke. ingilizce adı bile alay konusu. kimse vize vermez, bir ülkeye girişte kıçınıza kadar ararlar-haklı olarak. ben de ingiliz olsam ben de türkleri ülkeme sokmak istemem- türk olmanın dayanılmaz acısını yaşarsınız işte.