çocukluğumda babam yüzünden tiksindiğim lezzetli et çeşidi.
Babam türk telekom emeklisi. Altyapı ekibinde işçiydi. Birgün bi tavşan gelmiş yanlarına. Artık nereden kaçtıysa. Babam alıp getirmiş eve. Ikizimle bana sünnet hediyesi olmuştu. Acayip sevmiştik onu. Hiç kaçmazdı. Belli ki evcildi. Neyse babam bi de erkek aldı yanına. Kömürlüğün üzerinde bi yer yaptı ve tıktı bunları oraya. Sonra üretime başladılar. Yılda iki kez doğurur ve en az 6 7 tane çıkarırdı. Iki sene olmadan 30 dan fazla tavşanımız oldu. Beslemeye yetişemiyorduk. Yavrular 30 35 cm civarı boya gelince birazını pazarda birazını da petshoplara sattı. Baktı satmayla bitmiyor eşe dosta verdi. Sonudb keselim dedi. Ayda bir iki tanesini kesip yiyoduk. Harbi acayip lezzetliydi. Bebeleri baya azalttık sonra bi gün erkeğini kesti babam. Pek de sevmezdim onu zaten. Huysuzdu. Insana yanaşmazdı.
Ama birgün okuldan eve geldiğimde gördüğüm manzara beni deli etmişti. Kesmiycem kesmiycem diye söz veren babam pamuğu kesmiş amk. Hani o ilk gelen tavşan. Iki senede öyle büyümüştü ki. Koca bişey olmuştu. Abartmıyorum yarım metreyi geçmişti. Acayip ağırlaşmıştı. Ama oynardık hep. Hiç kaçmazdı.
Tabi yiyemedik onun etini. Hayvan yaşlıydı zaten. Iyice yağlanmış, eti taş gibi olmuş. Lezzetten eser yok. Lezzeti geç duygusal bir bağım vardı onla.
O günden beri tavşan eti bana pamuğu hatırlatır. Yemem.