komutan sibel, 16 yaşında bir direnişçi 18 yaşında bir kahraman... abisi dev-sol nedeniyle aranırken ilk kez polisle karşılaştı. o dönem babası kalp krizi nedeniyle vefat etmiş. sonra abisi yakalanmış yargılanmış ve tahliyesine karar verilmiş. 18 aralık 1990 tarihi salıverilmesi gerekiyormuş ancak bırakmamışlar. 14 yaşında ki sibeli alıp emniyete götürmüşler. 18 aralık'ta onlar sorgudayken annesinin ölüm haberi geliyor cenazeye gidemiyorlar. bir yıl sonra sibel onbeşindeyken istanbul'da bir polis operasyonunda ölürülen şehit sabahat karataş'ın cenazesinde yine gözaltına alınıyor. ertesi yıl sivas'ta bir otel dolusu insan ateşe verildiğinde üç akrabasını kurban veriyor alevlere...
ve katılıyor yangına, "üzerine dünyanın en güzel türküsünün adı işlenmiş kıpkırmızı fularlarını yüzlerine takıp, savurdukları ateş toplarıyla aydınlatıyorlar gecenin karanlığını. şimdi cenk mevsimidir." diyor komutan sibel sıktı kurşunu rüştü adlı polise, polisler ara sokakları çoktan kuşatmışlardı sibel komutan farkındaydı ölümün geldiğinin ilk yoldaşlarını kurtardı, tek başına on sekizinde yiğitçe durdu katillerin karşısında "teslim ol" diye bağırdıklarında verdiği cevap nesiller boyu bize böyle geçmişti mahir'den, sabo'dan, ulaş'tan... "siz bizim teslim olduğumuzu nerede gördünüz?" bir sonra ki "teslim ol." çağrısında cevabı kesindir. "asıl siz teslim olun!" sibel halktı ve haklıydı asıl halk düşmanları halka teslim olmalıydı. sibel başeğmedi zulmün önünde ve katil polis tarafından öldürülemedi, ölümsüzlüğe uğurlandı.
polisler cenazemizden korktu, sibel'den vurdukları onsekiz yaşında komutandan cenazeyi vermediler ailesine ve halka. halk direndi, okmeydanı uyandı, gazi uyandı, armutlu uyandı, halk uyandı ve sibel'i bağrına baştı altı gün altı gece süren direniş başladı, halk kazandı binlerce sibel olduk ve dedik ki...
"ey evladını yitirmiş analar! ey şafak söktüğünde yolla dizilip, gecekondu sokaklarında çamura, toza bulananlar. alnından akan terle toprağı işleyenler. bir dilim ekmek için, gün doğumuyla gün batımını kör, karanlık mahzenlerde yitirenler. ey işçiler! gökkuşağının renkleriymişçesine tamamlayanlar birbirlerini. anadoluya can katanlar, halklarımız...
öpün, koklayın hasretle. vatan diye kucaklayın şimdi o gülen fotoğrafı... sibeli... "