Uğur Koşar isimli şahsın, özellikle kadınların başucu kitabı olarak gördüğü kitabıdır.
Hani pek çoğumuzun okunacak kitaplar listesi vardır, zihninde oluşturduğu. Benim bir de "okunmayacak kitaplar" listem vardır. D&R'da uzunca bir süre çok satanlar bölümünde ilk sıralarda yer alan bu kitabı gördükçe; "insanların dini duygularından yararlanarak prim elde etmeye çalışan bir yazarın kitabı" diye düşündüm. Ve incelemek bir yana, elime dahi almadım kitabı. Bu aylar önceydi. Ta ki, geçen gün okulumuzdan bir öğretmen elinde bu kitap ile yanıma geldi ve; "Hocam elindeki kitabı bırakıp bugünlük bunu okusan..." dedi. Severim Sevim hocayı. Onun da beni sevdiğini bilirim. Bu samimi duygular içerisinde her ne kadar kitaba karşı ön yargım olmasına rağmen başladım okumaya. Aman Allah'ım o da ne? Adam resmen bazı şeyleri, bir tokat gibi yüzüme çarptı. Okudum, okudum ve okudum... Okudukça "Evet ya adam doğru söylüyor" gibisinden şeyler düşündüm.
Sonra adamın tipini merak ettim ve görsellerde arattım. Tövbeler olsun çok gıcık bi tipi var. Keşke bakmasaydım da onu yalnızca fikirleri ile hatırlasaydım dedim ancak iş işten geçmişti. Sonra tutamadım kendimi röportajlarını filan okudum. Ne yalan söyliyim adam bana hiç samimi gelmedi. Yok ünlü olduktan sonra seans ücretini 900 tl.den 450 tl.ye düşürmüş falan da filan. Bir de diyor ki; "Benim amacım para kazanmak olsa bir günde çok fazla seans düzenlerim ama ben sadece birkaç tane yapıyorum..." E bende de o kadar para olsa ne yorucam kendimi?
Evet adam biraz değişik. Ama yazdıkları insanı düşündürüyor kesinlikle. Birkaç örnek vererek yazımı burada sonlandırmak istiyorum. Örnekler ışığında kitabı okuyup okumama kararı siz sayın okurlara bırakıyorum:
-Her ne istiyorsan -eş, ev, araba...- şeytanın işi onu san elde ettirinceye kadar arzulattırmak; sen onu elde edince ise gerçekleri göstererek aradan çekilmek, seni vicdanın, Rabb'inle baş başa bırakmaktır. (Kendimi ve geçmişimi düşündüm, hak verdim. Birini elde ettikten sonra, ondan soğumanın temelinde böyle bir durum olabilir, dedim.)
-Sen henüz flört döneminde yoğun istekle, bu adamla evleneceğim, dersin. O benim ruh ikizim dersin ve kimseye aldırış etmeden evlenirsin. Ama şeytan seni, evlendikten sonra gerçeklerle baş başa bırakacaktır.
-Arzu şeytanidir. O, senin elde etmen için gözüne perde indirir ve elde ettikten sonra perde kalkar. Gerçekleri gördüğünde ise canın yanmaya başlayacaktır.
- En iyi bilene (Allah'a) tam tevekkülle sığınarak niyetimizi sunmalıyız. Şayet sevdiğim bu insanla evlenmem hayırlı olacaksa bana bu evliliği nasip et, eğer bu evlilik beni yorup yıpratacaksa, sen henüz başlamadan, evliliğime Mani isminle engel ol. Bu yolda seni vekil kıldım.
-Sen gönlünü kırana isyan etmekten, kırık gönüllere merhem olan Allah'ı unutuyorsun. (Bir de yazar, kırılanın kalp değil ego, gurur olduğunu belirten ve net olarak hatırlamadığım açıklamalarda bulunuyor. Ciddi manada hak verdim.)
-insanlar sürekli sorar: "Hocam hiç mi mutsuz olmuyorsunuz?" "Nasıl mutsuz olabilirim? Bana mutluluk insandan gelmiyor ki insan beni mutsuz edebilsin?" (işte bu noktada tüm mutluluk ve mutsuzluk diye ifade edebileceğim zamanlarımın bir kısmını düşündüm ve, hepsinin temelinde başka bir şahıs yer almış.)