4 kasımlarda yaşadığım mutsuzluktur. özellikle son yıllarda artan bir his. manyak mıyım acaba. ama serde sadistlik var işte. çünküsü şu ki her insan doğum gününden bir şeyler bekler. ya da sadece ben. doğum günü; o hiç bir zaman açılamayan temiz sayfa, bu defteri artık çok özenli kullanıp güzel yazıcam demek gibi bir şey. değişicemin bahanelerinden biri. yalan mı işte insan hep bir şeyler bekliyor. daha fazlasını istiyor. 18 ine girerken özgürüm zamazingoları, 20 sinde aşığım 28 imde evlenicem annem olucam... sürekli ama sürekli bir şey bekleyip bu güne anlamlar yüklerken ve onlarda büyük ihtimalle olmazken 'doğum günü mutsuzluğu' bana gayet olağan geliyor.
ama bazıları var ki doğum dününü çok mutlu geçirip şatafatlı kutlarlar. onlara hep özenmişimdir aslında. 9 yaşımdayken arkadaşlarımla kutlamıştım. 12 yaşımdayken ev halkı doğum günümden 1 hafta önce arkadaşlarımı toplayıp bana sürpriz yapmıştı. 14 yaşımdayken 4 kasım günü matematik sınavımdan hayatımda ilk kez 5 aldığım için, yani onun şeferine arkadaşlarımı çağırıp evde kutlamıştım. bu kadar. gerisi öyle pasta kesip dilek dilemekle falan geçti.
18 yaşıma girdiğim gün dershane vardı. ben dershaneden nefret ederdim. zorla dershaneyi asıp arkadaşımla lunaparka gitmiştik. ama gene mutsuzdum. gene başkaları gibi kutlayamıyordu şu günü. küçükken doğum günlerimin hep oruca denk geldiğini hatırlıyorum. bir de okulda kimsenin kutlamadığını. birilerinin doğum günleri hep kutlanırdı sanki. genelde benimki unutulurdu. benim hafızam (özellikle tarihler) çok iyi olduğu için her boku hatırlardım. saçma sapan insanların bile doğum günleri hala aklımda. ama benim ki pek hatırlanmazdı amk. ne bileyim. hiç kafe falan kapatmadım. sevmediğimden mi? bilemiyorum. o kadar curcunayı da sevmediğim doğru. aslında hep bi mostar köprüsü şeklinde pasta hayal etmiştim. sanırım normal olmayan benim. velhasılkelam özel günlerde genelde hep kendimi mutsuz hissederim. çünkü bu günlerden çok şey bekliyorum.