nasıl gidiyor

entry24 galeri
    17.
  1. yıllar önce severek ayrılmak zorunda kaldığınız biri oldu mu hiç?
    işte bu soru cümlesi yıllar öncesinden beri her gün aklınızı kurcalamıştır illaki. nasıl gidiyor?
    hayatına nasıl devam ettiğine ilişkin merakınız delilik seviyesine ulaştığında, onun ne yaptığını, nasıl olduğunu öğrenme isteğiniz boyunuzu aştığında yapacak bir şey yok demektir, kontrolü kaybettiniz.
    nasıl olur da siz bu kadar onu düşünürken o sizi bir kez bile aklına getirmez?
    aklına getirmediğini var sayarız çünkü telefonda ondan gelen, 1 cevapsız çağrı veyahut 1 yeni mesaj yoktur.
    olmayacaktır da...
    peki hayat nasıl devam eder böyle..?
    edemez.
    bu gerçeği kabullenmek en zoru herhalde. ama o artık geri gelmeyeceği, dönüşü olmayan bir yere gitti.
    ve aslına bakarsanız, dönmek istese bile yüzüne kapıyı çarpması gereken sizsiniz.
    bunu yapacak güce eriştiğinizde ona dair her türlü duygu omuzlarınızdan beton yığınlarını almışlarcasına uçup gidecek ve siz özgürlüğünüze kanat çırpabileceksiniz demektir.
    kim kimi hak ediyor? o mu sizi, siz mi onu?
    sorunun cevabı her daim o beni olmalı. ben onu olursa yüceltmiş ve yükselttiğiniz yerden indiremeyeceğiniz bir tepeye oturtmuş olursunuz ki bu da atlatılması çok zor bir seçenek.
    ben, bir zamanlar sokak lambasıyken...
    yüksek sesli düşünen genç bir hanım tanımıştım. tanışmamıştık, o beni tanımamıştı ama ben onu çok iyi tanımıştım.
    düşüncelerinin tamamı yukarıda yazdıklarımdı.
    çıkmazda olduğu apaçıktı. onu silse mi? anısını yaşatsa mı? hangisi daha acı vericiydi karar veremiyor bir yandan da sırtını bana yaslıyordu. kollarım olsaydı ona sarılmak isterdim. çok isterdim... sonra belki bir kaç pırlanta damlası akardı gözlerimizden ve bu düşüncelerin ağırlığı düşü verirdi hemen.
    yanımda o'nun telefon numarasını sildi. neye karar verdiğini anlamak zor değildi.
    bir "oh" çekti.
    mesajlarını sildi,
    kahkaha attı.
    fotoğraflarını sildiğinde de gülümsüyordu.
    sildikçe neşesi yerine geliyor ben de onunla birlikte rahatlıyordum.
    tek tek her yerden sildi.
    her şeyini yok etti.
    hiç var olmamışçasına...
    "şimdi kendime bir kahve ısmarlayabilirim." dedi neşeyle.
    ayaklarım olsaydı onunla kahve içmek isterdim.
    orta şekerli bir türk kahvesi...
    ne daha fazla mutlu kılabilir ki?

    http://www.youtube.com/watch?v=6NXnxTNIWkc
    0 ...