hrant dink

entry991 galeri video16
    175.
  1. şimdi, bütün o hain, işbirlikçi, satıcı filan saçmalıklarının ötesinde, bence çok iyi "huysuz dedelik" yapacak insandı(r).
    kendisini birkaç televizyon programında izleme şansımız oldu. televizyonlarımız da her zamanki fantastik zekalarını kullanıp, etyen mahçupyan ve hrant dink gibi iki aydının karşısına hep laftan anlamaz milliyetçileri çıkardı. bir kadınla tartışmalarını hatırlıyorum mesela, kadın ermeni dili edebiyatı doçenti mi ne! ermenistan'daki okullarda öğretilen ve oranın devletlü matbaasından çıkmış, ucuz milliyetçi kitapları gösterip "peki bunlara ne diyeceksiniz" diyordu. hrant ve etyen de "bizim bunlara değer verdiğimizi nerden çıkardınız, biz bütün milliyetçiliklere karşı olduğumuz gibi bunlara da karşıyız" diyorlardı. kadının laftan anlamadığını söylememe gerek var mı bilmiyorum. zira milliyetçi tahayyül, karşısında kendi gibilerin olmasını ister. zira, çok basit bir düşünme mekaniması (biz-ötekiler) olan miliyetçiler, karşılarında "barış"tan bahseden insanları gördüklerinde ne yapacaklarını şaşırır. barış kavramına uzak oldukları için ilk akıllarına gelecek olan "satılmış"tır. bunu sırasıyla "çıkar odaklarına hizmet etmek", "farkında olmadan çıkar odaklarına hizmet etmek" ve "kandırılmış gençler" izler. dünyanın, kendilerininkinden farklı bir perspektifle göründüğünü kabul etmek istemezler. bahsi geçen kadın da, karşısında türk devlet tezlerini kabul etmeyen insanlar gördüğü için işi "siz de ermenilere hizmet ediyorsunuz"a getirip duruyordu. işte "huyuz dedelik" meselesi burada ortaya çıkıyor. kadın saçmaladıkça hrant dink öyle bir sinirle sinirleniyor, öyle mimiklerle parlıyordu ki tam o dedelere yakışır yüzle bakıyordu karşısındakine. yanlış anlaşılmış, anlatmaktan yorulmuş ve hırslanmış yaşlı adam suratı görürdüm ben o yüzde. fevri tepkilerini de bizim karadenizlilerin ani parlamalarına benzetirdim. zaten o parlamalarını, "ya ne ilgisi var şimdi"lerini gördükçe kanım o kadar ısındı kendisine. fikirlerini ondan sonra takip etmeye başladım, anadolulu kardeşimi (yaşı itibariyle amcamı) tanımak istedim. öldürüldüğünde duyduğum utanç ve üzüntünün kaynağı bu yakınlık, kalın kaşların altında sinirle bakan o dede yüzünün gözümün önünden gitmemesiydi. hala arkasından hain dendiğini duydukça sinirleniyorum, hain filan olmadığını biliyorum. kaldı ki, türkiye'nin çıkarlarının karşısında olduğu ve bu yönde çalıştığı kabul edilse ve yargılansa bile bu bir insanın öldürülmesini haklı çıkarmaz. izmir'de patlayan bombalar nasıl içimizi ezdiyse, yargısız infaza kurban gitmiş her insanın hatırası da içimizi ezmelidir. hele ki, gerçek bir anadolu insanı, "biz bu toprakları alıp götürmek istemiyoruz, bu topraklarda yaşamak istiyoruz" diyen bir can, anadolu'ya ihanetle suçlanıyorsa ve beynindeki kıvrım sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek insanlar tarafından hain diye anlılıyorsa içimizin tekrar tekrar ezilmesi gerekir.
    gene uzadı laf. aslında şunu söylemek için başlamıştım entry'e. umarım bu dede tavırlı adam dede olmuştur. kızları olduğunu biliyorum ama torun sevdi mi bilmiyorum. torunlarıyla çekişmenin çok yakışacağı bu adam inşallah torun sevmiştir de gözü arkada kalmamıştır. yok eğer onu da yapamadıysa, utancım daha da artacak.
    5 ...