vikipedia tanımına bakalım:
Ulusalcılık; Türkiye'de 2000'li yıllarda, Atatürk'ün öngördüğü tam bağımsızlık, ulusal sanayinin gelişimi, dışa bağımlılıktan kurtulma gibi hedeflerin terk edildiğine, devletin temel kuruluş ilkelerinden kopulduğuna ve ulusal çıkarların korunmadığına inanan; Avrupa Birliği'ne girebilmek için uluslararası platformdaki ulusal davalardan ve diplomasideki kırmızı çizgilerden tavizler verildiğini, ülkenin iç işlerine Osmanlı Devleti'nin yıkılışındaki gibi yabancı devletlerce karışıldığını iddia eden siyasi akım http://tr.wikipedia.org/wiki/Ulusalc%C4%B1l%C4%B1k
bugün ulusalcı olarak tanımlananların en bilinenlerinden olan soner yalçın bakalım nasıl tanımlamış ulusalcılığı
--- alıntı ---
En basit anlatımıyla ulusalcılık; sanayileşme sonucu burjuvazinin/kapitalizmin tarih sahnesinde yer almasıyla ortaya çıktı.
Bu bir devrimdi
Ticaretin, feodal mülkiyet karşısındaki zaferiydi.
Aydınlanmanın-modernleşmenin, dogmatizme karşı zaferiydi.
Milletin, bölgecilik karşısındaki zaferiydi.
Bireyin, ümmet karşısındaki zaferiydi.
Rekabetin, lonca karşısındaki zaferiydi.
...
Ve...
Bu ulusal devrimin amacı; ülke sınırları içindeki halklara bağımsızlıklarını vermek değil; eşitlik, özgürlük, kardeşlik temelinde tüm halkları; tek bir dil, tek bir bayrak, tek bir devlet, tek bir gümrük altında, tek bir pazar aracılığıyla yani ortak bir kültürde toparlamaktı.
...
Burjuvazi, 1848-1871 yoksulların ve emekçilerin ayaklanmasından korkup monarşiyle/kiliseyle anlaştı ve devrimi sattı!
Gelişme koşulları farklılık taşısa da benzeri Türkiyede oldu; ve burjuvazi Kemalist Devrimi sattı! Demokrat Partiyle birlikte feodaliteyle ittifak içine girdi.Gericileşme süreci böyle başladı. Devrimcilerle burjuvazinin yolu böyle ayrıldı. Bugün ülkedeki özgürlük sorununun kaynağı, ulusalcılar değil, feodaliteyle işbirliği içinde olanlardır.
--- alıntı --- http://sozcu.com.tr/2014/...imci-mi-fasist-mi-484116/
-----
milliyetçi kanadın temsilcilerinden arslan bulut ulusalcı - milliyetçi buluşmasına (diyaloğuna / işbirliğine) ilişkin bunları yazmıştı.
Milli mücadele sırasında en önemli husus, birlik ve beraberliği sağlamaktı. Atatürk, bu sebeple Hacıbektaş'a uğruyor, Alevilerin tam desteğini alıyor, Kürtlerin de üzerine titriyordu... Biz 1997 yılında, Türkiye'nin ekonomik, kültürel ve askeri bağımsızlığının giderek zayıflatıldığını görerek, en azından Türk aydınlarının farklılıkları bir kenara bırakarak, artık ortak çözümler üretmeleri gerektiği kabulüyle çeşitli hamleler, yayınlar yaptık.
Arslan Bulut, Yeniçağ gazetesi, 25 Ekim 2005