bir akşam masası iki kişiyiz sen ben
gidiyorsun hiçbir şey söylemeden birden
kadıköy'de bir yağmurlu bahçeden
yıllar külleniyor izi kalıyor aşkın
yüreğim kurtulsa da yangından alevden
yana yana kül olayım, unutup yine sevdalanayım
geçmem bi daha kadıköy'den.
sen uzaklarda ülkem ben gurbette bir göçmen
zamanı durdurabilsem ne ben kalsam ne sen gitsen
yana yana kül olayım, unutup yine sevdalanayım
geçmem bi daha kadıköy'den.
ey akşam vapuru, sana mı kalır dünya?
ben o yağmurlu iskeleye inmem, inmem.
yana yana kül olayım, unutup yine sevdalanayım
geçmem bi daha kadıköy'den.