Hakkında söylenen hiçbir şeyin saçma olmadığı, olamadığı insandır eski sevgili. Konu o olunca hisler saçmadır; deniz kenarları, günbatımları saçmadır. Gülümseyerek hatırlanan kavgalar, dehşetle fark edilen yanlışlar, ağlatan tatlı anılar...
birlikte yaşadığınız dairenin posta kutusuna gelen faturaları dahi özler olursunuz. Zihninizden uzaklaştırmak istedikçe hatıralara sürgün edilirsiniz. Bir kitabın arasından kuru bir yasemin çıkar. Ciğerleriniz sevgili kokar.
sevişmeyi olmasa da onunla sevişmeyi özlersiniz. Salt tek vücut değil tek ruh olup onun gördüğü gibi bakabilmeyi, düşündüğünü söyleyenilmeyi. her hücresini kendinizinkilerle eşleştirebilmeye özlem duyarsınız. Neresi olduğunu söylemeden ağrıyan yanınızdan öpüşünü istersiniz.
bir aşama ki sadece yanımda olsun dersiniz. Burada olsun, yatağın sol tarafında uyusun. Ben yine ben olurum. Gece lambasını kapatmak için tartışırız. Kitap okutmam sana hem saçlarımı da toplamam.
Bana yaptığın yemekleri çok özledim sevgili eski sevgili. Şimdi çok uzaktasın, bana çok uzaksın. Ülkeler keşfettiğim teninden daha beyaz bir ülkede aydınlık bir gökyüzündesin. Gözlerin daha aydınlık. Sigara dumanını üflüyorsun havaya, altında öpüştüğümüz elma ağacı öksürüyor. Ben buradan öksürüyorum. Sana içme şunu diyen kimse yok. Burada da kimse yok.
Bir bütünü ayırmak iki kırık parça yaratıyormuş. Aynı yerden kırılmayan insanlar birbirini tamamlayamıyormuş. Yontuyorlarmış sadece kendi doğrularına göre. Hiç köşem kalmadı. Sahi, nereden kırılmıştık biz? Çünkü öpsen geçecek gibi, fransız olmasam bile.