işle sözlüğü birbirine karıştırmak. son zamanlarda hayatımda mola namına bir tek sözlükte zaman geçirmek vardı. onun dışında ya soru hazırlıyor ya soru kesip zorluk kolaylık derecesine göre puan veriyor ya da oturup anlatacağım konuları çalışıyordum. yoruldum sıkıldım mı? yarım saat, bir saat artık neyse kafa dağıtmak için sözlüğe giriyordum. çok yazıyorum denemez ama çok okuyorum. bunun sonucu olarak da aklıma geldikçe hala yarıldığım iki olay yaşadım. birincisi:
150 civarında soruyu kart biçiminde hazırlayıp bu soruları zorluk kolaylık derecesine göre puanlandırdıktan sonra biraz hava almak biraz da sözlükte takılmak için hemen köşedeki internet kafeye gittim. tabii kafamda hala rengarenk kartlar, 1'den 10'a kadar puan verdiğim sorular, şıklar filan dönüyor. bi yarım saat kadar takıldıktan sonra parayı ödemek üzere kasaya gittim. adama bakmadan "2 puan." dedim. tepki yok. "2 puan." diye tekrarladım. baktım yine tepki yok o anda kavradım durumu tabii. "kusura bakmayın" deyip "2 puan değil 2 numara" diye düzelttim durumu ama adam beni tanımasına rağmen manyak mıdır nedir bakışı atmaktan kendini alamadı.
ikincisi daha vahim. bir öğrencime fuzuli-baki karşılaştırması soruların nasıl çözüleceğini anlatıyordum. kendimi şöyle söylerken buldum:
- canım benim, baki hep padişahı ve sarayı öven entryler girdiği için fuzuli geri planda kalmış.
neeeyyy! çocuk ne bilsin entryi, entry girmeyi filan. ben katıla katıla gülerken öyle şaşkın baktı yüzüme. "hocam enri filan bişey dediniz o dediğinizi anlayamadım. baki ne yapmış?" diye sorduğunda da "yok bir şey yavrum. baki ne yapar? şiir yazmış adam, ne yapacak yani." diye geçiştirdim.