Yalnızdır insan... yalnızdır 'her zaman'... yanındaki dostlarını gösterir benliğini kandırmaya çalışırsın bunu kabullenemediğin zamanlarda, ya da ait olduğun bir topluluğu belirtir, kendini avutursun, ve yine başlarsın oynamaya...peki nedir dostluk ? bir şeyleri paylaşmak mı? Sır saklamak mı ? güvenmek mi sırtını kayıtsız şartsız bırakarak ? hayır.. ! dostluk dediğin karanlığa yürüdüğün yolda sana, ışıkların kaybolana kadar eşlik eden bir nesnedir, yüklemi bir yerde biten. ve sonrasında o karanlık yolda durup; geriye dönüp baktığında ne o çok sevdiğin dostlarını görürsün, ne de ölüme nefes kadar yakın olduklarını söyleyen insanları. yalnız başına kör yürümeye dewam edersin eğer cesaretin warsa kendi bedenine sarılarak. yalnızlığını kollarınla sımsıkı sarıp ilerlersin... ya da geri dönersin gerçek sandığın yüzlerin yanına.. karanlığa umursamadan devam ettiğinde ise -ki zaten kaybedicek neyim war dersin- bu sefer başladığın yerde bulursun yine kendini. yeri hatırlarsın ama etrafındakiler bambaşkadır. işte o zaman görürsün düşmüş maskelerin ardındaki gerçek yüzlerini sewdiklerinin... bir yanında kendin, bir yanında seni bırakmayan yalnızlığın, bir yanda onlar... yalnızdır insan, dosttur yalnızlık ve olucaktır da her zaman...