mevsimlerden: geçen yaz.
saat: gece yarısı.
yer: büyük ağaçlıklar.
arkadaşım arabanın sürücü koltuğunda, ben yanındayım. tatil köyündeydik. dışarı çıkalım biraz turlayalım dedi, hay hay dedim. zaten tatil köyü olması yönüyle her yer yeşillik, ot, ağaç ama koca koca ağaçlar. siteden çıktık. merkeze gidelim kokoreç mokoreç dedik, ama daha yeniyiz orda, yerleri bilmiyoruz. neyse arkadaşım* daha yeni geçen yaz geldi, ben halihazırda iki senedir gittiğim için bana soruyor "nereden gideyim?" falan diye. ben de söylüyorum "şurdan mı burdan mı acaba".
bir yola geldik iki yanı da ağaç, orman ve ışık yok. ama müzik falan açmışız açıkçası ikimiz de rahatız. sohbet muhabbet gidiyoduk öyle. derken önümüzden hızla bir şey geçti ama gördüm ben, baykuş gibi bir şeydi, net. birden önümüze atlayınca emre ani fren yaptı, korktu da. "uzunları aç." dedim "önünü gör." neyse devam ediyoruz yola, ben şarkı söylemeye devam ediyorum korkmayalım diye ama iyiden iyiye tırstım ne yalan söyleyeyim..
biraz daha gittik. bu sefer ağaçlıklardan bir şey çıktı, hemen tekrar geri girdi ama bembeyazdı ve zaten tetikte olduğum için çok net gördüm. saniyelik bir olaydı, yola atladı, bizi görünce geri adım atar gibi tekrar karanlıkta kayboldu. gözgöze geldik desem yalan olmaz, yemin ediyorum.
emre de gördü zaten görmemesinin imkanı yok çünkü her yer karanlık, o insan silüeti baştan aşağı bembeyaz, ve bizim uzunlar açık, reflektör gibi yandan yandan parladı.
emre durdurdu arabayı "o neydi lan!??!?!" dedi. "emre yürü yürü!" dedim. o can havliyle bastık gittik, giderken de yolun ortasına itinayla konmuş bir çöp poşeti gördük, geçtik üstünden konuyla alakası var mı yoksa tesadüf mü bilmiyorum ama.
ay korktum yine be.
not: işbu entry saw07'nin ricası üzerine girilmiştir. konuyla ilgili sorusu olanlar sabah sorsun yemin ediyorum odam madamın evi gibi ışıl ışıl şu an korkudan.