kur'anı türkçeye çevirmesi istendiğinde verdiği cevap : "Oğlum, sen bu işi basit mi sanıyorsun? Tercümesi istenen eser roman değil, beşeriyetin (insanlığın) içtimaî(sosyal) mihverini değiştiren Kur'an'dır. Herhangibir ifade ve ibarenin bile her tabirinde, hatta her kelime ve harfinde -dilbilgisi bakımından- tasrih ve teşmil, ta'rif ve tenkir gibi incelikler vardır. Meselâ Kelâmullah'a gelince, ondaki eslâftan hikâyeleri ve ahlâka ibret tavsiyeleri, emir ve nehiyleri, temsil ve tenzihleri, tebşir ve tenzirleri, vaad ve vaidleri, tergib ve terhibleri başka bir dil ile söylemek mümkün mü?"
"Dahası var: Tefsîrsiz ve izahsız tercümeyi eline geçirenlerden bazı mızrak kafalı cüretkârlar türeyecek; "Kur'an'ın mânâsını -Arapça bilmediğimiz için- anlayamıyorduk amma işte tercümesi meydanda. Bizim de akıl ve idrakimiz, bizim de yeter derece kiyaset ve siyasete vukûfiyetimiz var" diyerek pis pabuçlarıyla mindere, minbere çıkacaklar ve oradan vaaz edecekler, hutbeler (nutuklar) iradına yeltenecekler, islâm'daki hakikî mânâ ve maksadı kavramadan irşad yerine ifsada kalkışacaklar. Öyle küstahların önüne ne ile ve nasıl geçilir?"