yürüttüğü işlerin çoğu gizli kapaklı olduğundan ve gündeme hep başarısızlıklarla geldiği için tarihin en başarısız dış politiği olarak geçecek. en büyük talihsizliği, ülkeyi idare edenin dengesiz, fevri ve uzlaşmaz tutumu. danışmalığı ve bakanlığı döneminde türkiye dış politikada baya baya mesafe kat etti. yüzü batıya dönük, reformist, uzlaşmacı bir başbakan figürü vardı o zamanlar. zampara berlusconi'den, arap emirlerine, kanka bush'a, sevgili karamanlis'e kadar. türkiye esad'la bile diplomasi yapıp iyi ilişkiler geliştirdi. ta ki tayyip erdoğan gaza gelip davos'ta israil'le ipleri atana kadar. oradan mavi marmara'ya doğru gidildi ve dönüp bakın türkiye'nin menfaatine olan hiçbir gelişme yaşanmadı o tarihten sonra. iyi bir şey olmadığı gibi sürekli alan ve itibar kaybettik. o zaman da bir bok yiyecek askeri, ekonomik gücümüz yoktu israil lübnan'ı vurdu bir şey yapılamadı ama arabuluculuktur, yardımdır, abiliktir ufak ufak oralarda olundu. davutoğlu'nun hedef aldığı osmanlı bakiyesi olayının siyasi ağlarını yavaş yavaş işliyorduk.
derken bir fevri çıkış ve ondan sonra hükümete bağlı ne kadar kurum kuruluş varsa hepsi ülke menfaatini değil de tayyip erdoğan iktidarı korumak için yapılması gerekeni yaptı.
tayyip erdoğan da önemli bir figürdü türkiye için, belki de olun etkisinden oldu. ama yanlış olmuş.
merkel'in dediği gibi aslında davutoğlu en sinsi ve tehlikelileri, türklerin kissinger'i. kalkıştığı politika şahısların üzerinde, devleti doğrudan bağlayan bir stratejiydi. erdoğan'ın ikbal sevdasına bir çuval incir berbat oldu. bu işe rusya kalkışmış olsaydı anında başbakan alaşağı edilirdi. çünkü devlet aklı, geleneği diye bir şey var oralarda. davutoğlu'da insan tabi. bulmuş makam mevkiyi, elinde imkan da var. kendi projesinin çöp olmasına göz yumup koltukta oturmaya devam etti. belki tayyip erdoğan davos'ta ülkeyi yaktı ama akp kurmayları bıkmadan arkasını toplamaya devam ettiler. bülent arınç artık illallah etti kesin dedim dedim ama herif inatla etmedi. soma'da başbakan vatandaşa saldırırken koruması arınç'a "bari siz bir şey söyleyin" diyordu. daha dün genelkurmay açıklamasında "iktidar arkamızda değil, bayrağı indireni vursak hain mi ilan edileceğiz kahraman mı belli değil" demeye getirdi.
böyle bir ortam var. başbakan hariç herkes harcanabilir. halkın teveccühü ondan yana. kendine usta diye belgesel çektirse de tarih onu çok farklı şekillerde kaydedecek. yolsuzluğu molsuzluğu hiç katmıyorum bile.
böyle bir ortamda pentagonun şeytana pabucunu ters giydirecek diplomat aklı gelse dışişlerine, teknolojin, ekonomin, askerin yoksa aha böyle ahmet davutoğlu gibi çuvallarsın.
kendisi kriz yönetimine soyunmayıp istifa edeydi belki gelecekte tekrar şansı olurdu ama o da bok çukuruna doğru yuvarlanmayı seçti.
geçmiş olsun.