usul usul. acıtmadan. korkutmadan. baştan savma değil. sindire sindire. karşıdakinin tüm bedenini keşfederek. bencilliği bir anlığına beyninden ve ruhundan çıkarıp çok uzağa fırlatıp sadece ve sadece onun mutlu olması için sevişmek.
sevişme duygusunun insanlara bahşedilmiş en asil duygulardan birisi olduğunu kadınına her dokunuşla, her öpüşle, her bakışla anlatabilmek.
bazen gözlerle, dillendirilemeyen sözlerle her şeyi ifade etme yetisi. ruh ile sevileni ruh ile tatmin etmeye çalışmak. çırılçıplak aynı yatakta, yan yana uzanıp karşıdakine dokunmadan durmak bazen de. sadece sarılmak. ruhun ereksiyonunun bedenin ereksiyonundan daha önemli olduğunu kendine ve aşkına ispat etmek.
yüzü, kadınının ensesine gömüp, beline sarıldıktan sonra kalçalarını kaplamak. yürekleri aynı hizaya getirmek için kaşık pozisyonunda aç-susuz beklemek. kulağına aşk şarkıları söylemek.
bir ibadetmişçesine sevişmek.
günah işlememek için. cehenneme gönderilmemek için. sevişme duygusunu ibadete çevirmek. zor gibi gözüküp çok kolay olan.
sadece ve sadece kendi bencilliğimizi iki saniyeliğine ertelemek.
gerisi, sevap. gerisi, ibadet. gerisi, bir tanrıçanın göğsündeki cennet.