tarih bilimi disiplini içerisinde yazılmış türk tarihi okuyan insandır, yavşak demenin alemi yok.
ön türk araştırmaları özellikle son 20-30 yılda yeniden (!) canlandı ve artık elle tutulur deliller ortaya koyabiliyor. Buna göre Türklerin Anadolu'da 1071 öncesi devlet kurduğunu ve yaşadıklarını artık rahatlıkla söyleyebiliyoruz. ancak bazı sorunlar var:
Türklerin Anadolu'daki 1071'den önceki varlıkları meselesi henüz bütün açılardan aydınlatılabilmiş değil. En büyük eksiklik literatür eksikliğidir. Bu konuda büyük fedakarlıklarla önemli çalışmalar yapan Servet Somuncuoğlu'nu rahmetle anıyorum. Elbette Kazım Mirşan ve bu ekolün de geriye bırakacağı mühim bilgiler var.
Küçük bir ip ucu meraklıları için verelim.
Ankara güdül'de Kırgızistan'daki kaya resimlerinin aynısı var. Mekana yayılması, etrafındaki kurganlar vs. bile aynı şekilde. Bu kaya resimleri, runik türk yazısı ortaya çıkmadan önce kullanılan tamgalara dönüşmüş zamanla, o tamgalar da bugün daha çok göktürk alfabesi dediğimiz alfabeye.
her ne kadar bu kayalara kimyasal yaş testi yapılamıyorsa da, henüz göktürk alfabesine bile dönüşmemiş bu kaya resimlerini rahatlıkla milattan öncesine tarihleyebiliyoruz. Mesele biraz detaylı olduğu için ilk bakışta "ne var bunda, herifin biri geçerken çizmiş olabilir" şeklinde düşünenler olabiir. hemen cevabını verelim. bu kaya resimleri yerleşim yerinin uzağına, mezarlık yakınlarına yapılıyor. Yılın belli dönemlerinde çıkılıp törenler yapılıyor. o tören esnasında da kaya resimleri çiziliyor.
1. güdül'deki kaya resimleri de bir kurgan etrafında. yani orada mezarlık var. kurganların bazıları çok büyük, yani toplumsal bir sınıf var.
2. birlikte bir dini ayin yapma geleneği var. bu, duvara inek resmi çizmekle aynı şey değil. doğum, ölüm, tanrı vb kavramlar mevcut.
bu ve benzeri sorulara yakından bakılınca gerekli izahlar yapılabiliyor. meraklıları konu hakkında bir çok yayın bulabilirler. buradan şu çıkar:
1071'de anadolu'ya gelen türkler, oğuz boylarıdır. Türklerin diğer boylarının bu coğrafyaya gelmesi ve yerleşmesi çok öncedir. ancak, gerek coğrafya uzaklığı, boy farklılığı ve inanç farklılığı gibi sebeplerle bugünkü anlamda milletleşme sürecinde aynı potada eriyemedikleri için bu önemli alan ihmal edilmiştir.