sen baharı ertelenmiş boynu bükük karanfil
gücenmiş bir şarkısın sen, yol ayrımında
sonuncu bahar olsaydın, sonbahar değil!
keşke böyle bitmeseydi bu hüzzem sevda
ansızın kapılar çarpar duvardan bir resim düşer
merdivende bir an için titrenir, sendelenir
"dönsem, dönsem mi" denir
ağlamaklı bakışlardan sitemler yağar
çekip de gidenden fazla geride kalan tükenir
o şiirler tek başına okunmuyor gel yalvarırım
ve o şarkı söylenmiyor sen olmayınca
dönüp de gelirsen diye her şeye rağmen huysuz bebek
anahtarın o paspasın altında hala
***
... bir gün anlarsın hayal kurmayı, beklemeyi, ümit etmeyi
bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
lanet edersin yaşadığına
maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
o zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
seni sevdiğimi bir gün anlarsın...
***
yine girdin bulutlara; yalnızlığın, sensizliğin
aç kurt gibi üzerime yine saldırır hüzün
karanlığın kollarında sayıklayan gece gibi
yine gizlenir ay yine, belirir güzel yüzün
dallarımı insafsızca söküp kıran bu fırtına
sevdamıza çöken kışın çığ düşüren kar sesidir
eğer bir gün bir mezarda kırmızı bir gül açarsa
gözyaşlarım yaprağında çiğ tanesidir
o şiirler tek başına okunmuyor gel yalvarırım
ve o şarkı söylenmiyor sen olmayınca
dönüp de gelirsen diye her şeye rağmen huysuz bebek
anahtarın o paspasın altında hala