inanç,
tüm metallerden çok daha sağlam bir kalkan. Onun arkasına saklanarak o büyük sandığımız
fakat aslında korkularımızdan ibaret olan sorunlarımızdan korunabiliriz.
Eğer bir düşüncemize ya da isteğimize belki bir değişime isteyerek ve gönülden, fayda ya da
getiri hesabı yapmadan, sadece öyle olmasını istediğimiz için tüm aklımız ve kalbimizle
inanırsak, bu inanç bizim o yolda önümüzde çıkabilecek her engelde koruyucu meleğimiz olacaktır.
Tabi gerçek inanç bizim alışkanlık korkularımız ya da planlarımıza uymayan olaylar karşısında
bunlardan korkmadan vazgeçebilecek kadar güçlü bir akla sahip olmayı gerektirir.
Yerine göre körü körüne inanacaksın. Mantığını işin içine kattığın sürece hiçbir zaman sorun çıkmayacaktır.
Kalbini kandırmak ise hepsinden kolay olacaktır. inanç, güven duyusundan sonra en etkili anahtar olabilir.
Doğal olarak aklın ve mantığın kalbe karşı koyması imkansız gibi görünüyor, fakat inanç tamamen farklı olarak
bunların tümünü aynı amaçta bir araya getirerek bu ayrımı yıkmayı başarıyor.
Her ne için olursa olsun inancımızın bize yol gösterdiği de yadsınamaz şekilde fazladır.
iç ses dediğimiz kalp-beyin ikilisinin biz oynadığı oyunları da engeller inanç.
Altıncı hissimiz gibidir. Doğru olanı düşünmeye ya da hissetmeye mahal vermeden,
yanlış yollara sapmadan hatta bir doğru çizgi üzerinde inandığımız şeyi bulmamızı da bu sağlar.
Her zaman olduğu gibi insanlar inanç konusunda da yanılgıya düşebilir.
Bize sadece üzüntü veya hüsran verebilecek inançlarımız da vardır. Bunları ayırt etmenin
en kolay yolu 'sana üzüntü veren gemiye yol aldırma' prensibidir.
Bu gemileri tek tek batırmak, karanlık sulara gömmek kendimiz için -dolaylı yoldan yakınlarımız için-
yapabileceğimiz en iyi eylemdir. Verdiğimiz kararları alırken aklımızdan geçenler bu gemilerde yol alır.
Aradaki hatalı tek bir gemi bile bizi yolumuzdan etmese bile yolumuzu uzatır.
Okyanustaki bu yolculuğumuzda bize dalgalar, adalar, fırtınalar ve buzdağları eşlik eder.
Karmaşık karar verme yetilerimiz sandığımız kadar kuvvetli olmayabilir ama inancımız bize
her daim bu kaosun içinde bir deniz feneri gibi yolumuzu gösterir, önümüzü aydınlatır.
Bazense sığınacak bir liman olur. Tam ümidimizi yitirmişken bize tutunma, direnme gücü verir.
hedefimiz yolunda bir adım daha!