Futbolcuların eğitim durumlarının farkındayız. Okuma yazma bilmeyenler ile, maksimum lise mezunlarından oluşur. Lise mezunlarının belirli bir kısmı da, lise diplomalarını rüşvetle almıştır. Aralarındaki istisnaları kastetmediğimi mecburen belirterek, ama aynı zamanda bu istisnaların %1 bile olmayacağının garantisi de vererek diyorum ki, sizinle herhangi bir sosyal mesele üstüne konuşamayacak, politikadan bahsedemeyecek, pozitif bilimlerden zaten bir haber, felsefenin içeriğinden habersiz bu çoğunluğun, karşı kaleye topu göndermesinden sonra, yüz binlerce kişinin kalkıp onu ayakta alkışlaması tuhafınıza gitmiyor mu?
Sevinmek ayrı bir şeydir. Sırbistan Türkiye basketbol maçında sevinmişsindir, Türkiye Macaristan futbol karşılaşmasında sevinmişsindir. Ama lise diploması dahi sahte olan ve okuma yazmayı Fenerbahçe'de bulunduğu süre içinde zorla çözen Colin-Kazım örneğini düşünelim. Gol attıktan sonra profil fotoğraflarına konuyor, fan sayfalarına üye olunuyor, stadyumda adına şarkılar yazılıyor. Niye? Çünkü gol attı. Kombineye on binler döküp stadyuma gelen topluma fayda sağlayan kişilerin hepsi, kalkıp sevgi gösterilerinde bulunuyorlar. Ve bundan da utanç duymuyorlar.
Diyeceğim o ki sevgili yazarlar, yanlarında bulunup, muhabbetlerini görseniz, sokakta selam vermeyeceğiniz bu çoğunluğa, sırf bir forma giyiyor diye yalakalık etmeyin. Takımın için gol attılarsa sevinin, ama asla holigan bir manyak olmayın. Bekleyin, ayağınıza gelip, "nasıl attım abi golü?" desin. Sizde "aferin koçum" diyip, sırtına bir tane vurun. Sevinsin.