Cebimdeki irili-ufaklı bütün banknotları çıkarıp, serdim masanın üzerine...
Ve bugüne kadar fark etmediğim, belki sizlerin de fark etmediği bir şeyi fark ettim.
Bütün kâğıt paraların üzerinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yazıyordu!.. Dikkat edin; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası!
ilk önce, bir baskı hatası olduğunu düşündüm!...
Ama, hepsi de hatalı olamazdı ya!..
Gerçekten hata değilmiş...
Bu durum, Merkez Bankasının tarihsel gelişimi ile ilgiliymiş...
Merkez Bankası, 1930 yılında çıkan bir kanunla karma yapıda bir anonim şirket olarak kurulmuş!.. Banka kurulduğunda devletin payı sadece yüzde 15 imiş ve ilk isminde Türkiye ibaresi de yokmuş.
Banka kurulduğunda, hisseleri halka ilân ile satılan, çok sayıda yerli ve yabancı ortağı olan karma yapıda bir anonim şirket görünümündeymiş!... Bankanın adına Cumhuriyet kelimesi, o zamana kadar para basma hakkını elinde bulunduran Osmanlı Bankasından farklı olduğunu ve Cumhuriyet döneminde kurulduğunu göstermek için konulmuş!..
Anlayacağınız; ilk kurulduğunda Cumhuriyet Merkez Bankası imiş!..
Türkiye ibaresi çok sonradan eklenmiş!
Ne var ki; devlet payının sadece yüzde 15 olması ve karma yapıda bir anonim şirket özelliği taşıması dolayısıyla, bankanın adında yer alan Cumhuriyet kelimesine devlete aidiyetini gösteren i harfi ilâve edilmemiş!..
Sizin anlayacağınız; Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyetine ait değil!.. Türk Liralarını basıyor ama Türkiye Cumhuriyetine ait değil!..
Karma yapıda, bir anonim şirket!..
iLK ORTAKLARI KiMDi?
1930 yılında devlet payının sadece yüzde 15 olduğu Merkez Bankasında, başka pay sahipleri de varmış!..
Merak ettim, geri kalan yüzde 85 pay acaba kimlere aitti?..
Hepsi yerli miydi, yoksa yabancılar da var mıydı aralarında?..
Eğer varsa;
Bu yabancılar hangi ülkenin vatandaşlarıydı ve hangi dine mensuptular?
Uzmanlar;
Orada kal demişlerdi.
Kalmıştım ama sormuştum:
Devlet payı, hâlâ aynı oranda mı?..
Öyle ya; hâlâ Cumhuriyeti değil, Cumhuriyet yazıyor banknotların üzerinde!
Hayır demişti uzmanlar;
Gerçi anonim şirket olma özelliği aynen devam ediyor ama, devletin payı epey yükseldi!
Yüzde 51i Hazinenin, yüzde 21i de Ziraat Bankasınınmış!..
Geri kalan yüzde 28 kimin?..
Dedik ya;
Anonim!
Yani, irili-ufaklı herkesin payı var!..
Ve de;
Merkez Bankasının kararlarında; az veya çok, bu ortaklar da söz sahibi!..
Dolayısıyla;
Yüzde 51 payı olmasına rağmen, tek başına Hazinenin sözü geçmiyor!..
Geçemiyor!.. Geçirtmiyorlar!..
HAZiNEYE KAPiK YOK!
Alın size bir ilginçlik daha...
1211 Sayılı Kanunla kurulan Merkez Bankasının görevleri arasında, ülke ve hükümet menfaatlerini gözetmek gibi bir ifade varmış!..
Ama, yakın bir zamanda çıkarılmış bu madde!..
Ne zaman mı?..
Kemal Derwish, ABDden ithal edildikten sonra!..
Hani, Mecliste IMFnin dayattığı 15 günde 15 yasa görüşmeleri vardı ya, işte o zaman!..
4. Maddenin, 25.4.2001 tarih ve 4651 Sayılı Kanunla değiştirilen şeklinde, öyle bir ifade konulmuş ki; gel de dokun, dokunabilirsen Merkeze!..
O madde, şöyleymiş:
Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler...
Duruun, daha bitmedi!..
Merkez Bankası Kanununda değişiklik yapılmasına dair 25 Nisan 2001 tarihli ve 4651 sayılı bu Kanunun 56. maddesi, 5 Kasım 2001 tarihinde yürürlüğe girmiş!.. Buna göre, Merkez Bankası, 5 Kasım 2001den itibaren Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremeyecek, kredi açamayacak bir hüviyete büründürülmüş!
Düşünebiliyor musunuz;
Merkez Bankasındaki Hazinenin payı yüzde 51dir ama; Bankanın Hazineye avans vermesi, ya da kredi açması engellenmiş!..
Böylece; bir anlamda başına buyruk bir hüviyete büründürülmüş banka!..
Bunu öğrenince, merakla sordum uzmanlara:
Bu durumda hiç mi müdahale edilemez Merkez Bankasına?.. Ne yani, devletten bağımsız bir kuruluş mu bu?
işte dedi;
Olayın püf noktası, bu soruda!
Devam etti;
Evet, Merkez Bankası özerktir, ama bağımsız değildir!.. Türk Ticaret Kanununa tabidir!.. Hazine; büyük ortak olarak; eğer bir sakatlık görürse, hesaplarını ibra etmeyebilir!.. Ya da olağanüstü kongre talebinde bulunur ve hesap sorabilir!.. Ama, her ne hikmetse, her kongrede ibra edilir bu hesaplar!.. Yani, aklarlar Merkez Bankası yönetimini!..
Hesap sormazlar!..
HAZiNENiN PAYI YÜZDE 55
Haa, 1930 yılında, yani Atatürk döneminde kurulan ve o yıllarda Devletin payının sadece yüzde 15 olduğu Merkez Bankası, hep böyle mi kalmış?..
Elbette hayır!..
Devletin ana damarı olan Merkez Bankasında 1931den 1970e kadar Devletin yüzde 15, Devlet dışındakilerin yüzde 85 hissesi vardı... 1970de Devletin hissesi yüzde 51e çıkarıldı.
2002de iktidara gelen AK Parti Hükümeti ise, Devletin payını yüzde 55lere çıkardı!..
Merkez Bankasında, Hazine ve Ziraat Bankasının dışında, başka banka ve kuruluşların toplam yüzde 13 hisseleri var... Hazine ve Ziraatin toplam hisselerinin yüzde 74 olduğu düşünüldüğünde, geri kalan yüzde 12lik hissenin kimlere ait olduğu bir sır gibi saklanıyor ve asla açıklanmıyor!.. O hisseler, diğer bahsinde geçiyor ama o diğerler kimdir, belli değil!
YÜZDE 12 KiMLERiN?
Bu yüzde 12de; meselâ ingilizlerin, ya da Rotschild veya Rockefeller ailelerinin payı var mıdır?..
Yoksa niye açıklanmıyor?..
Varsa niye açıklanmıyor?.
Gördünüz ya; faizlerin yüksekliğinden ve cebimizdeki banknotlardan yola çıkıp, nerelere geldik?
Doğrusu, bu para denizinde kulaç ata ata yoruldum.
Ve sordum kendi kendime:
Merkez Bankası bizim mi?
Bizimse; paraların üzerinden niye Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yazıyor?
Aidiyet eki olan i nerede?..
Ve ayrıca; yüzde 55 pay sahibi olmasına rağmen, Hazine, niye hesap soramıyor, faizleri niye düşürtemiyor?..
Sözün özü;
Özerkliğin de ötesinde, bağımsız mı bu banka?..
Ya da; kime, kimlere bağlı?
kaynak: Hasan KARAKAYA / YENi AKiT
facebookta gördüğüm yazı üzerine dikkatimi çeken hede. yazı epey ilginç olmuş.