Bir insanın doğru kişi olup olmadığını anlamak çok zor bence,
daha doğrusu onu sen anlayamazsın, adını getiremediğim bir takım hisler onun o olduğunu söyler,
o andan sonra ona bakışın artık değişir, bunu kendine itiraf edemezsin, sadece ona olan bakışın değişir.
Bir kimsenin arkadaşlığından çok keyif alıyorsundur, o gülmüyorken gülemiyorsundur,
o gülsün de, o içi parlayan gözler açığa çıksın, gözleri gözlerime değsin ve o iç huzuru yakalayayım,
ben de güleyim istiyorsundur, sürekli onunla vakit geçirmek istiyorsundur. onun sesini duyabilmek için aptal aptal bahaneler üretiyorsundur.
Peki, ne oluyor da artık sana bu arkadaşlık yetmez oluyor ?
Peki, ne oluyor da artık onun bir arkadaştan fazla olmasını istiyorsun?
Peki, ne oluyor da artık arkadaşlık sana yetmemeye başlıyor?
Peki, ne oluyor da artık onun yanında sadece arkadaş olarak kalmak, onun diğer samimi arkadaşlarıyla görmek
sana eziyet oluyor?
insanoğlu! Sana diyorum! Sen asla bu değişimleri kendine itiraf edebilecek kadar cesur olamadın!
Ben sana söyleyeyim! Sen o kişiye kendini aşırı kaptırıyor, onunla bir hayat paylaşmak istiyor,
onu hayatına ortak etmek, onun hayatına ortak olmak istiyorsun.
Peki bu neden oluyor? Ayrıca nasıl oluyor? Arkadaşın olan o kişinin gözlerine niye artık eskisi gibi bakamıyorsun?
Ayrıca onun manevi yönüne mi tutuluyorsun? Onun fiziğine mi? Bunu bile bilmiyorsun.
Ben biliyorum, maneviyatına. Eğer fiziğine aşık olsaydın bunu kolayca itiraf ederdin ve o kadar değerli olmazdı senin için
çünkü günümüzde bir insanın dışına aşık olmak, günümüz gençleri arasında utanç verici değildir, çünkü arkadaşlıklar gibi
aşklar da yüzeysel olmaya başlamış, sadece güzel bir kızın onun sevgilisi olduğunu alemlere duyurarak haz duymak isteyen
gençler ortaya çıkmıştır.
Dedim ya, itiraf edebilmen için fiziksel benliğine aşık olman gerek diye, itiraf edememen ise, onun maneviyatına aşık
olman demektir. Bu yüzden itiraf edemezsin çünkü, günümüz insanlığına "Onunla çok iyi vakit geçiriyorum ve fazlasını
istiyorum" dersen seninle dalga geçerler. "bıraksana yaaa" derler. Bu yüzden bu sözleri kendine de diyemezsin,
Ama o kişi senin için doğru kişidir, önüne iki seçenek gelir, ya duygularını belli edip karşı taraftan bir cevap bekler,
ya da arkadaş olarak yanında onu kıskanarak varlığına devam edersin.
Genelde hep ikinciyi seçmek durumunda kalırız.
Sebebiyse açık, Eğer ona olan hislerini açar, ve sonra ondan olumsuz bir geri dönüt alırsan, cidden duygusal açıdan
büyük bir yıkım olur, aylarca kendine gelemezsin onu kaybettiğin için, bu duygusal boşluk fiziksel acıya bile
sebep olur zaman zaman.
Olumlu yanıt alma umudu bir anda uzayda boşlukta uçuşunuza sebep olur.
Olumlu yanıt alma şansınız da vardır ancak doğru zaman çok önemlidir. Karşı taraf da arkadaşlığından yeterince
memnun olmuş ve güzel vakit geçiriyorsa, sanırım doğru an bu olmalı.
bir de iki arada bi derede durum vardır, siz ona belli edersiniz ama ne olumlu ne olumsuz yaklaşmaz size.
Bu daha kötüdür. "Acaba anlamadı mı?" "Anladı ama arkadaş kalalım diye anlamamazlıktan mı geliyor?"
"Anladı, ama benim acınası birisi olduğumu düşünüyor." gibi düşüncelere sürüklenir. işte o yüzden doğru kişinin
anlaşılması çok zordur, size bağlı değildir, insansındır, duyguların vardır, duygularında bir şeyler yaşarsınız,
birisini seversiniz, bu asla sizin elinizde olmaz. Ama bunlar açığa çıktıktan sonra hiçbir şey elinizde olmaz.
Ne kız bunu anlarsa eskisi gibi arkadaş olabilir, ne de erkek kişisi duygularını kendine itiraf ettiği zamandan sonra
kıskançlığıyla boğulduğu için eskisi gibi olamazlar.
işte bütün bu hislerin sebebidir belki de doğru kişi. belki de değil, doğru kişinin doğru kişi olduğu bence nötr bir durum. anlaşılması her daim imkansız olmuştur. sadece akışına bırakılmıştır. zaten o da doğru kişiyse ve seni doğru kişi gördüyse her şey kendiliğinden gelir. tek üzüntüm, doğru kişiyi bulanın hep tek taraflı olması, karşıdakinin senin doğru kişi olduğunu söylememesidir. yine de üstünden gelip arkadaş kalabilmek istersin, bunu zor bela da yaparsın ama kıskançlığın her daim çatışmalara neden olacaktır.