geleceğe dair umutlarımızı körelten, ipsiz sapsız pis herif.
çok iyi üniversitelerde, iyi bölümlerde okuyan ve çok çalışan, devlette iyi bir kademeye gelmek isteyen bir sürü genç var.
hadi çok çalışalım diyoruz, ileride nereye geliriz filan; normal şartlarda anca idare müdürü filan olunuyor. ki zaten uzman yardımcılığı, müfettiş gibi kadrolarda hep mülakat ile olduğundan paso torpil anasını satayım. ama hadi hasbelkader girdin ve işinde daha da yükselmeye çalışmak istiyorsun.
ama bu adamın ulaştığı pozisyona sittin sene ulaşamazsın.
neden? adam zaten yalamanın allahını yapmış. tezlerle, yazılarla filan yaladıkça yalamış. gerçek görüşleri mi, kasıtlı mı bilinemez ama tesadüf olduğunu düşünmek te mantık dışı.
e bir de babasının geçmişte başbakanla bağlantısı mı ne varmış zaten...
adam sonunda böyle bir göreve gelmiş.
ula bizim gibi her şeyi kendi emeğiyle kazanan ve aklıyla bir yerlere gelmek isteyen köy çocuğunun babasının ya da kendisinin kiminle ne bağı olur, böyle yukarılara tırmandıracak?
ne yani illa yalayıcı olmak mı gerekiyor yüksek yerlere gelmek için?
bu adam görevinde tam olarak ne yapıyor bilinmez ama yaptığı işi bin kat daha iyi yapacak sürüyle zeki, çalışkan genç var bu ülkede.
ama iş ağı-networkunu geniş tutacaksın denir durur, bir yerlere gelmek için... elbette referans çok önemli.
ama bu mudur yani 'ağ-referans-iyi ilişkiler kurmak' denen şey?
hani nerde liyakat?
devleti yönetenler bunlar işte.
hiç bir zaman liyâyat denen şey olmadı zaten bu ülkede.
ondan sonra niye 'gezi' patladı; falan filan...