bu adam beşiktaş'a gelene kadar ciddi takımlarda forma giydi. hepsi kalburüstü kulüpler, dünya çapında tanınmış saygın kurumlar. hiç birinde tutunamadı. kötü topçu olduğu için değil. onun yolunu beşiktaş'a getiren şeylerin bir tanesi bile bu adamın futbolu ile ilgili değildir.
umursamazlığı, vurdumduymazlığı, insani ilişkilerdeki pasifliği, içinde bulunduğu, sorumluluk aldığı tüzel kişiliklere ve kurumlara yakışmayacak kadar gevşek kişiliği. verim konusunda dünyanın en kalitesiz oyuncuları arasındadır. verdiğinle aldığını kıyaslarsan bunu görürsün. beşiktaş'tan öncekiler çok net gördü, beşiktaş çok daha net gördü. gittiği yer de görecek. orada da tutunamayacak. çünkü ne kadar profesyonel zeminde olursa olsun, futbol futboldur. biraz özveri, biraz kalpten oyun, biraz ruh ister.
vurdumduymaz bir adamın bu dünyada yeri yok. bu adam bu şekilde milyonlar kazanıyor, sen oturup klavye dövüyorsun diyenleriniz olabilir. o adam on milyonlar kazanacakken neden yaprak gibi oradan oraya savrularak kendine ihanet ediyor bunu anlatmaya çalışıyorum. hem de yaş olarak kariyerinin henüz orta noktasına bile gelmemişken.
bu tür bir yaşam, kazandığı para, kariyerindeki ivme oyuncu olarak ona yeterli geliyorsa bilemeyiz. izleyici olarak futbolun tarafıyız, bize yeterli gelmiyor. gittiği yere de yeterli gelmeyecek.