her kız masallardaki prensesler gibi, tiyatrodaki julietler gibi, filmlerdeki aşkı için hayatını göze alınabilen karakterler gibi olmayı istediği halde, gerçek hayatta kendisine yapılan, en büyüğünden en küçüğüne jestlere karşı duyarsız kalması anlam vermesi çok güç bir durumdur.
kızlar, aşktan umutlarını öyle bir kesmişler ki,
"dünyayı önüne seriyorum, dile benden desen, beni marsa götüremezsin ki diye şikayet edebilir"
"dağı delip sana su getirdim desen, everest'i mi deldin diye sorabilir"
"senin için ailemden vazgeçerim desen, onu herkes yapıyor,başka! diyebilir"
hatta en kötüsü, sen çok büyük bir süpriz yaparsın. sadece ona özel hissetsin diye,
o ise futursuzca "demekki başkalarına da böyle yapıyor" diyebilir.
kendilerine olan güvensizliğin kibri ile onlara asla yaranamazsın.