sanki annemiz babamız bize konuşmayı geniş zamana, geçmiş zamana, edilgen yapıya göre öğrettiler. aslında insanoğlu, çevresindeki sesleri dinleyip onları taklit ederek konuşmayı öğrenir. anadil öğrenimine bakıldığı zaman önce dinleme ve konuşma, sonra okuma, yazma ve dilbilgisi gelir. ikinci dilde ise tam tersi uygulanıyor. böylece kimse yeterince ingilizce konuşamıyor, derdini anlatamıyor, dil öğrenilmemiş oluyor. ingilizce sunum yapılacağı zaman da haliyle sıkıntı basıyor. bir de ingilizce eğitim yapılan üniversitelere geçildiği zaman, 8 yıldır doğru dürüst öğrenilmemiş ingilizceyle sizden akademik kelimelerle yazılmış olağanüstü paragraflar, mükemmel not tutmalar, süper kelime bilgisi isteniyor. tüm bunların 8 ay içerisinde öğrenilip "ingilizce yeterlilik sınavı" nda gösterilmesi gerekiyor. bu sınava yüksek lisans için başvurandan tutun araştırma görevlisi olmak isteyen yabancı asistanlara kadar herkesin girdiğini de eklemek isterim.