aşk

entry15856 galeri video56
    10960.
  1. daha evvel de dediğim gibi...

    aşk; mitolojinin aksine kanatlı, anadan üryan, oklar fırlatan ve aşık olmamızı sağlayan eros değildir. peki adına şiirler, şarkılar, destanlar yazılan aşk nedir?

    bazılarımıza göre bağımlılık ile karıştırılan duygu yoğunlu.
    bazılarımıza göre saçmalık.
    zaman zaman tedavisi mümkün olmayan, ölümcül bir hastalık.
    kimi zaman modanın gerisinde kalmış bir nesne. öyle ki; bir zamanlar evlerimizin her köşesinde bulunan danteller, yahut faytonlar gibi. çekici, çoğu zaman cezbedici. ama kullanışsız...
    bazılarımız da "aşk" fikrine aşık oluyoruz. diğer bir deyişle "aşka aşık" oluyoruz. oysa aşkın bir vücutta şekil bulması gerekmez mi? o zaman da nesneleştirmiş mi oluruz? bilemiyorum.
    zaten söz konusu aşk olduğunda karışıyorum ben, devrelerim yanıyor. anoreksi hastası mankenler gibi hissediyorum kendimi bazen, kemik yığınından ibaret olup acı çeken. bazen de hani kavga ederiz, ardından bir sessizlik olur ve o sessizliği bozan ilk kişi kaybeder ya, heh işte! aşk söz konusu iken tam da buna benzer şeyler hissediyorum. bu durum biraz huzur verici bir huzursuzluk...

    karman çorman oldum yine...
    nerede kalmıştık?

    bazılarımız için sonunu bildiğimiz ve sürekli izlemekten keyif aldığımız filmler gibi. ama tutkularımız yüzünden, filmin gidişatından yeniden keyif almak yerine hemen sonunu getiriyoruz...
    bir şekilde tanışıp aşkı bulduklarına inanan kadın veya erkeğin, gerçekte aşka zamanları olmaması gibi bir durum söz konusu bence. yani birlikte biraz zaman geçiriyor, tutkularına ve arzularına kapılıp aşık olduklarını sanıyorlar.
    -sanıyoruz-
    bazılarımız tutku ve arzu dolu olduğumuz insanlara aşkı yüklüyoruz. tüm algımız şekil değiştiriyor ve bilinçsiz bir şekilde "bu o" olarak ilan ediyoruz hayatımızdaki insanı. oysa birine tutulmak ile aşık olmak farklı şeyler değil midir? aşık olacağımız insanları seçemeyiz ve "neden bu adama / kadına aşık oldum!?" diyemeyiz. çünkü aşk söz konusuyken tercih yapamayız...
    her birimiz gün geçtikçe "armudun sapı, üzümün çöpü." diyen insanlar olma yolunda hızlı adımlar atıyoruz. sevgi, şehvet, tutku ve anlık arzularımız bile söz konusu olduğunda, karşımızdaki insanın kusurlarını yok sayamıyoruz. oysa aşık olduğumuzda ne yapacağımızı şaşırmamız gerekmez mi? yani tüm kusurlarını yok saymak değil mi aşık olmak? bir insanı olduğu gibi, körü körüne benimsemek değil mi?
    öyleyse aşk için kör, sağır ve / veya dilsiz olmak diyebilir miyiz?

    aşk, aranıp bulunamaz öyle değil mi? sürprizlerle doludur o. hiç ummadığımız bir anda, ummadığımız bir yerde, ummadığımız bir şekilde karşımıza çıkar...

    aşk, asla kaçamadığımızdır.
    ve bizler asla aşkı bulamayız, o isterse bizi bulur...
    8 ...