Ask nedir düşündünüz mü hiç? Her insan az yada çok muhakkak tadına bakmıştır. amma nalet bir yönü vardır. düşündükçe çoğalır bu meret. Sen düşündükçe güçlenir, sen kaçtıkça o kovalar esiri olursun onun. Bir sure sonra düşünmesende olur, desem de bakma sen. Düşünemez, onun bir parçası olursun zaten. Artık aşkla nefes alır onla uyur, onla uyanırsın; beynin ise yaramaz bir et parçasıdır gayri. Esirisindir onun, kalbinde dilinde tutsaktır artık. Anlatamazsın içindeki fırtınayı buhranı; hani sair der ya bilmezdim kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu diye aynen öyle. Ne onu sığdıracak kalıp ne de onu tam olarak anlatacak sözcük yoktur lugatta, bir tarafı yarim kalır her zaman. En çokta bu koyar iste adama anlatamamak. Ask bununda çaresini bulmuş. Esarete pencere açmış gözlerde, kendini en saf haliyle ortaya çıkardığı tek yer bellemiş o iki küçük parlak zindanı. Sadece orada anlatabilirmiş tam olarak kendini. Yalnız öyle bir dili varmış ki o gözlerin her bakana konuşmaz, her görene anlatmazmış kendini. Bilirmiş başkası anlarsa öleceğini. Ondandır kendini o gözlere, gözlerin sahibinide dünyaya esir edişi. Tek anahtar yapmış o saklandığı zindana, onuda kendini yaratan kadına sunmuştur ki bulsun kurtarsın kendisini esaretten. Kurtarsın ki dünyanın en değerli duygusu olabilsin diye..
