Onslaught, bir boyama şirketinde beraber çalışmakta olan gitarist Nige Rockett ve baterist Steve Grice tarafından 1983 yılında ingiltere'nin Bristol şehrinde kuruldu. Vokale Jase Pope ve bassa Paul Hill'in geçmesinin ardından, promosyon çalışmalarına başladılar, ikinci jenarasyon punk gruplarından Discharge, The Exploited ve GBH'den büyük ölçüde etkilenmiş bir şekilde şarkılar yazdılar. Müzik, özünde basit ve ne olduğuna pekte aldırmayan bir yapıya sahipti. Grubun ilk canlı performansları çevreden ilgi görmüştü ve ilk resmi konserleri 1983'ün sonlarında Bristol/Kingswood'da verdikleri konserdi. Grubun ilk kadrosu, bir demo kaydedip Rape, Overthrow the System, ve Thermonuclear Devastation isimli bestelere imza atacaktı, hepsi bu.
Kişisel problemler yüzünden Jase Pope ve Paul Hill'in ayrılışları, Roge Davies ve Paul "Dickie" Davies'in gruba girmesi ile sonuçlandı. Sonrasında; The Exploited, The Varukers ve One Way System'in açılış grubu olarak Bristol'de sahneye çıkmayı başardılar. Bu performansları, ülkenin geri kalanında verdikleri bir dizi konserler izledi. Yeni kadro, sadece kaset formatında piyasaya sürülen ve "Black Horse of Famine" ile "Stone Divider" gibi şarkıları içeren "What Lies Ahead" demosunu kaydetti.
Yeni materyaller geldikçe, grup Metale daha çok kayıyordu ve dönemin Thrash materyallerinin ortaya çıkışı, yazdıkları şarkıları daha da etkiler hale gelmişti. 1984'e gelindiğinde kadro yeniden değişti ve vokallere Paul "Mo" Mahoney geçerken, Jase Tallard'da bass gitarı eline alıyordu. Lokal şirketlerden biri olan "Children of the Revolution" ile imzalayan grup, 1985'te ilk albümü olan "Power From Hell"i çıkardı.
Albüm, yeni yeni gelişen Thrash çevrelerince olumlu karşılandı. Bulanık ve yırtıcı gitarlar, Mo'nun ilk dönem death vokalleri ile çok iyi uyuşmuştu ve grup daha geniş çevreler tarafından takip edilmeye başlandı. Albümün genel yapısı, grubun ilk dönemlerinde ki tarzını alıp, Metale daha da yaklaştırmıştı; "Onslaught (Power From Hell)", "Angels of Death" ve "Death Metal" parçaları başta olmak üzere, şarkılar zaman ilerledikçe Thrash dinleyicilerinin dillerinden düşürmeyeceği materyaller haline gelecekti. Bu albümde ki "Death Metal" şarkısı, halen daha bu terimin ilk olarak nerede kullanıldığı tartışmalarında adaylardan biri olarak geçmekte.
Britanya'da verdikleri konserler devam etti. 1985'in sonlarında, vkalist Sy Keeler gruba katıldı. Keeler'ın vokal stili Mo ile kıyaslandığında Metale çok daha yakındı, patentli çığlıkları grubun eski ve yeni materyallerine yeni bir yön katıyordu. Mo, Jase'den bass gitarı devralırken; Jase ise ritm gitara geçiyordu.
Yeni besteler "The Force" isimli yeni albümde toplandı. Londra'da ki Matrix Stüdyolarında kaydedilen albümün prodüktörlüğünü Dave "Death" Pine yapmıştı; ve Music For Nations'ın alt şirketi olan Under One Flag etiketiyle 1986 baharında piyasaya sürüldü. Hiç süre geçmeden etkisini kanıtladı; Let There Be Death, Metal Forces ve Flame of the Antichrist gibi parçaların grubu nasıl bir üst seviyeye taşıdığı çok belliydi. Albümün başarısı Girlschool, Exciter ve Anthrax ile bir dizi konsere çıkmalarına olanak sağladı.
Avrupa'yı turladılar, geçtikleri ülkelerde sağlam bir merak uyandırmayı başarıyorlardı. Eindhoven'da yapılacak olan 1986 Dynamo festivaline davet edildiler, 8000 Thrash Metal fanının önünde mükemmel bir performans sergilediler.
Mo, kişisel sebeplerden dolayı 1986 yılında gruptan ayrılmayı seçti; yerine Jim Hinder alındı. 3. albüm için çalışmalara devam ettiler ve bunun yanı sıra Bristol'da ki The Granary festivali ile küçük bir Hollanda turunu da içeren bir dizi konser verdiler. 1987 yılının Mart ayında, Motorhead'in Orgasmatron dünya turnesinin Avrupa ayağında özel konuk olmaları için davet edildiler. Zürih'te Volkshaus'ta başlayıp tüm Avrupa'yı turladılar. Napoli ve Kopenhag konserleri en etkileyicileriydi ve turne Oslo'da ki Rockefeller festivalinde son buldu. Gruplar kişisel olarakta iyi anlaşmıştı ve Onslaught, yolda geçen yaşamın nasıl bir şey olduğunu işin ustasından öğrenmişti.
Eve döndüklerinde, Colston Hall'da çıkmaları teklif edildi. Grubun uyarısına rağmen, konsey en öndeki koltukları kaldırmayı reddetti ve konserde haliyle galeyana gelen seyirci her tarafı mahvetti, hafif yaralanmalar ile sonuçlanan bir konser oldu.
Kısa bir süre sonra Agent Steel, Nuclear Assault ve Atomkraft'ında bulunduğu Londra'da ki Hammersmith Odeon konserine çıktılar. Tekrar mükemmel bir performans gösterdiler ve bu performansları onlara Radio One Friday Rock Show'un kapılarını açtı. Konserde AC/DC'den "Let There Be Rock" şarkısını söylediler ve Sy'in müthiş vokali ile seyirci kendinden geçti.
Jase'in gitar hakimiyeti üzerinde olan kuşkular gittikçe artıyordu ve 87' yılının ortalarında, artık grupta kalmasının müzikaliteye ve yaratıcılıklarına ileride darbe vuracağına inandıklarından grupta kalmamasına karar verdiler. Jase'in yerine Rob Trotman geldi. Rob'un grup ile birlikte ilk stüdyoya girişi, AC7DC coverı Let There Be Rock'ın kayıdında oldu. Single olarak Under One Flag etiketi ile piyasaya çıkardılar.
87'nin geri kalanında, geçici olarak "Blood Upon the Ice" adı verilmiş olan yeni albüm için çalışmaya devam ettiler. Bathory grubunun da kendi albümleri için aynı ismi seçtiğini öğrenmelerinin ardından, albümün ismini "In Search of Sanity" olarak değiştirdiler.
ilk olarak Glasgow'da, ardından Bristol'da ve son olarakta 2 kez Dublin ve bir kez de Belfast'ta olmak üzere irlanda'da olmak üzere 1987'nin ortaları ile 1988'in başları arasında seyrek olarak konserler verdiler. Özellikle irlanda konserleri muhtemelen grubun bu bölgede verdiği en unutulmaz konserlerdi.
Büyük firmalar gruba ilgi duymaya başlamıştı ve grup, yükselişte olan Thrash Metal'in Britanya'da ki en önemli temsilcileri arasına girmeyi başarmıştı. Bunların sonucu olarak 1988 yılında London Records ile kontrat imzaladılar. 1988 yazında, Stephan Galfas ile yeni albüm için ön prodüksiyon işlerine başladılar. Daha iyi imkanlar ile grup adeta baştan yaratılıyordu ve elemanların da katkıları ile eski albümlerde ki enerjiyi tarihe gömercesine bir iş çıkarıyorlardı ortaya. Kayıt aşaması 1988'de Londra'da ki Smokehouse ve Eden stüdyolarında gerçekleşti. Albümün bütçesi oldukça fazlaydı. New York'ta ki Atlantic stüdyolarında miksaj yapıldı ve sonunda ortaya birinci sınıf bir albüm çıkmıştı.
Albüm bittiğinde, söz söyleme sırası kayıt şirketindeydi. Albümü dinlediklerinde, Sy Keeler'ın vokallerinin bekledikleri gibi yansımadığını söylediler. Albüme yaptıkları harcamalarınboşa gitmemesi için yeni bir vokalist bulunması gerektiğine inanıyorlardı. ilk kez, grubun isteği dışında bir kadro değişikliği yaşanıyordu; ve bundan mutlu değillerdi. Amerika'da oldukça başarılı olmuş olan Grim Reaper'ın vokalisti Steve Grimmett gruba katıldı. Albümün vokalleri Grimmett ile yeniden çalışıldı ve albüm yeniden mikslendi.
Yeni kadro 88'in sonlarına doğru "Shellshock" isimli bir single yayınladı. Kısa süre sonra; New York'lu hardcore grubu Crumbsuckers'ın ve ingiliz Thrash grubu Slammer'ın katılımı ile bir Britanya turnesine çıktılar.
"In Search of Sanity" en sonunda, 1989 baharında gün ışığını görerek raflardaki yerini aldı. Albümün dinleyiciye yansıttıkları daha parlak ve müzikal açıdan daha ustacaydı. Ulusal listelere 36. sıradan girdi ve Metal çevrelerince 1. sıraya yerleştirildi. Buna rağmen; bir yandan hissedilen bir tatminsizlikte vardı. Sound kalitesinde ki gelişim, gruba geçmiş zamanlarında ki başarısını yakalamasını sağlayan çiğliği yok etmişti. Steve'in tartışılmayacak yeteneğine rağmen (Tüm tarzlar içinde ingiltere'nin yetiştirdiği en yetenekli vokalistlerden biriydi); Sy'siz Onslaught, gerçek Onslaught muydu?
Sonrasında Avrupa turuna çıkan grup; Annihilator ve -sadece Britanya ayağında olmak üzere- Horse ile turladı. Londra/Astoria ve Bristol/Hippodrome Theater'da kapalı gişe konserler verdi. Bu iki konser, o güne kadar Bristol'dan çıkmış bir grubun iki şehrin birden en büyük odotoryumlarında headliner olarak verdiği ilk konserler olarak tarihe geçecekti. Ancak tüm bunlara rağmen belirgin bir değişiklik vardı ve grup onca yoğun çalışmaya rağmen tüm beklentilerini elde edip aslan payını kapamamıştı.