daha küçük yaşta hayata artık veda edeceğini düşünmeye başlayan çocuk yanılgısıdır.
üst katlarda oturan, boyu yetmediğinden ötürü mahallede top oynayan abilerine bakamayan çocuk, çareyi balkon demirlerine kafa sokmakta bulur.
öncesinde fare gibi kafasının girdiği her delikten geçebileceği sanan çocuk, gayet net ve güvenli bir şekilde mahallede oyun oynayanları izlemeye başlamıştır. neyse bir süre sonra canı sıkılır ve artık odasına gitme vaktinin geldiğini düşünmeye başlamıştır.
kafasını geriye şöyle bir çeker fakat o da nesi? kafası çıkmıyordur. "bu olmaması lazım, kafamı gayet rahat sokmuştum, peki niye çıkmıyor?" diye düşünmeye başlar. zaten iyice korkmuştur. annesinden yiyeceği dayağın endişesi bütün hücrelerini sarmıştır. yavaş yavaş umutsuzluğa da kapılır. çünkü iki eliyle kuvvet alıp, balkon demirlerini tutarak kafasını çıkarmaya çalışıyordur, ama başaramıyordur. ee yan çevirse hiç olmaz, çenesinden dolayı çıkaramaz.
sonrasında aklına gelen tek çare şu olur; "ya babam gelip balkon demirlerine kesecek, yeni balkon demiri alacağız ya da benim kafam ömür boyu burada kalacak" düşüncesidir.
sonrasında bir mucize gerçekleşir. nasıl olduysa kafası balkon demirlerinden çıkmıştır. çocuk acayip sevinir. babası ona en sevdiği arabayı alsa bile, bu kadar sevinemeyecektir.
ardından dilinde bir tezahürat; "balkon demirine kafam girmesin".