Bir hikaye:
islam Ordusu kazanılan iran seferinden dönmüştür. halife hazreti ömer(ra) bir gün mescid-i nebevi'de hutbe irad edecektir. Hutbeye tam başladığı sırada cemaatin içinden bir sahabi çıkar (rivayet odur ki bu kişi selman-ı farisî'dir). aralarında şu minvalde bir konuşma geçer:
-ya emir'el müminin ben senin hutbeni dinlemem.
-neden, hayırdır?
-seferden döndük. herkes ganimetteki kumaştan eşit pay aldı. ben o kumaşla uğraştım ettim ama kendime bir gömlek çıkartamadım. sen benden daha kalıplı birisin ve üzerinde o kumaştan yapılmış gömlek var. sen bizden daha ziyade pay mı aldın? bu gömlek nasıl oldu? işte bu yüzden seni dinlemem!
Halife ömer(ra) tebessüm eder ve oğluna bakar. Oğlu ömer bin abdullah durumu izah eder:
-Akşam babamla evde ikimizde kumaşla uğraştık fakat ikimizde kendi kumaşlarımızdan bir gömlek yapamadık. babamın sadece hırpalanmış, eskimiş bir gömleği vardı. bende kendi kumaşımı ona verdim. o da ikimizin kumaşından kendine bir gömlek yaptı.
Bahsi geçen sahabi:
-Tamam ey müminlerin halifesi konuşabilirsin. şimdi seni dinliyorum.
Halife olmak öyle kolay iş değildir. O Halife ömer (ra) ki şimdiki Türkiye topraklarının üç-dört katını idare ediyordu ama bir karış kumaşın hesabını veriyordu. Halife olmak Ömer gibi adaletli olmak ister. Milyar dolarlar hakkında soru dahi kabul etmeyen kişiler halifelik yapamaz. Halifeler sahabilere sürekli yanlışını görürlerse söylemelerini tembihlerdi şimdiki bazı dalkavuklar bunu anlayamaz!