''birisi çıkıp da almanlara, kurtuluşlarının ancak alman kültürü, medeniyet ve irfanını bırakmakla kabil olacağını söylemiş olsa; acaba nasıl bir karşılık görürdü? böyle bir kimse bir 'alman', hele bir 'alman ıslahatçısı' sayılır mıydı?
bir şeyi ıslah etme hissi, muhafaza etme hissi ile yan yana bulunur. batılı bir devlet adamı sistemin bozulduğunu gördüğünde, önce ıslah ederek o müesseseyi yaşatmaya çalışır. bu faide vermezse tedricen değiştirir. bizde ise bir müessese ufak bir aksaklık gösterse dahi hemen yok edilerek yerine batıda yer alan, bizim milletimizle alakası dahi bulunmayan, faydası ve mahzuru bilinmeyen ama ne hikmetse 'daha faydalı olduğu zannedilen' bir müessese getirilerek bizim millî olan kurumumuzun yanına konur. ve bunu yapanlar kendilerine batıcı derler.
batıcıların batıdan aldıklarını iddia ettikleri ışık, yollarını aydınlatmaktan çok, gözlerini kör ediyor olmalı...
kendi memleketinin kültürünü, medeniyetini, irfanını inkar eden veya hakir gören milliyetini kaybeder. dolayısıyla da, artık bu millet ve milliyet adına konuşmak da onun hakkı değildir!'' (buhranlarımız'dan...)
