roma imparatorluğu'nun çöküşü üzerinden yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, bugün hala üzerinde münakaşalar edilir, bir takım görüşler mütalaa edilerek, ''roma'nın sonu neden geldi?'' sorusuna cevap aramak için, kaynaklar taranmaya ve tarihî hadiseler değerlendirilmeye devam edilir. bugün roma imparatorluğu'nun iktisadî, idarî ve içtimaî problemleri ve buhranları üzerine yazılan onlarca müstakil eser vardır, tartışmalar bunun üzerinde yürütülür. bu da olması gereken objektif ve yansız bir tutumdur elbette.
ama söz konusu çalışma alanı roma'dan, istanbul'a veya mekke'ye kaydığında, kılıçlar çekilir, savaş naraları atılır. 'müslümanlar geri kalmıştır, çünkü onlar müslümandır' derler. bunu söyleyen hristiyanlar mazurdurlar. zira onlar, geçmişte bir din olmaktan çıkartılarak kilise ideolojisi haline getirilen teslis inancının bireyi boğduğunu, kendisinden başka bir şeye yaşam alanı bırakmadığını pek sarih bir şekilde müşahede etmişlerdi. yani onlar, teslis ideolojisinin (din demeye dilim varmıyor) müspet ilimle kavgasının sonucunda, bilimin kazandığını ve dolayısıyla batı medeniyetinin geliştiğini söylerler. halbuki, batılılar dinsiz değildir. taptıkları ilah değişmiştir, metotları farklılaşmıştır, o kadar. hiçbir millet, dinsiz değildir. dinsizler dahi kutsallara sahiptir. bir dinsiz milliyetçi olabilir, milletine tapar. sosyalist olabilir, eşitliğe tapar. bilim adamı olabilir, bilimsel olgulara tapar. bu da gayet tabiidir. ateistler de dahildir bu zümreye ve bu kınanacak bir şey de değildir.
''hristiyanlar bu iddialarında mazurdur'' demiştik. zira onlar kıyas ederek batı ve doğu medeniyetleri arasında bir mukayese yapıyorlar. 'biz böyle kurtulduk, onlar da böyle kurtulmalı' diyorlar. halbuki bahsi geçen iki toplum da birbirinden çok farklıdır. eğer toplumların kültürleri, dinleri, an'aneleri farklı olmasa idi, hayvanat ilmi olan zooloji ile halklar bilimi olan sosyoloji garip bir şekilde iç içe olurdu. lakin bu böyle değildir. bir kıyasın batıl olmaması için kıyas edilen şeylerin iyi bilinmesi gerekir. bizdeki batıcılar ise ne batı medeniyetini ne de doğu medeniyetini layıkıyla bilir. bilgileri rastgele edinilmiş bir takım anlaşılmaz nazariyeler ile doludur. ''islam'' kelimesinden aldığı tek hissiyat, etrafında şuan iç açıcı bir halde olmayan müslüman ülkelere bakarak verdiği yanlış hükümdür. islam'ı bilmeyen, batıyı bilmeyen, sosyolojiyi bilmeyen, tarihi bilmeyen bir kimsenin 'batılılar ileridedir, onlar dinden kurtularak ilerlemişlerdir, biz de buna mecburuz' demesi, ne kadar ilmî olur? el cevab: zerre kadar, küçük bir tomurcuk kadar bile ilmî değildir.
dolayısıyla, bizim 'batıcı'ların bu gibi iddiaları doğru olamaz. çünkü onlar kendi muhitlerinin köklerini dahi tanımamaktadır. garip bir zihniyetle yetişmiş ve bu milletin bağrından çıkan her türlü millî değere düşman olmuşlardır, buna da 'ilericilik' ve 'vatanperlik' demektedirler ki, bu da yalanın daniskasıdır.
velhasıl kelam, ziya paşa'nın şu beyti, bizim için ne kadar değerlidir!:
--spoiler--
islam imiş devlete pâ-bend-i terakki
Evvel yoğ idi işbu rivayet, yeni çıktı
--spoiler--