13 mayıs 2014 soma maden ocağı kazası

entry810 galeri video8
    562.
  1. onlarca işçinin bulunamadığı, yüzlerce işçinin öldüğü, binlerce ailenin harap olduğu ve milyonlarca insanın yasını tuttuğu vahim bir kaza.

    kurtarılan işçilerin sayısı anbean verilirken ölenlerin sayısının net olarak söylenmediği, söylense bile eksik söylendiği, her telden ayrı ayrı çalınan kötü bir kaza.

    hoş, bu kaza mı? yoksa ihmalkarlık mı? o da ayrı muamma.

    çok duyarız maden kazalarını.
    eli yüzü karalı,
    geride yüreği yaralı insanları.

    bekliyor o gerideki insanlar...

    herkes bir köşeye çekilmiş, merakla, umutla - ki bazen de çarasizlikle- eşini, babasını, kardeşini, komşusunu bekliyor. kiminin kucağında bebesi, kiminin karnında yavrusu,

    sadece bekliyor...

    çıksa da bi sarılsam diye iç çekiyor ve o kargaşada bir kişi çıkıyor. o çıkan kişi de çıkamayan diğer arkadaşı için bağırıyor; abi mahmut u alın ben bekarım onun eşi hamile diye. herkes gözyaşlarına hakim olamıyor...

    yine bekliyor...

    beklediği kişi o değil çünkü. dakikalar yıl gibi geliyor. o temiz havada boğulacak gibi oluyor ve düşünüyor, yüzlerce kat yerin altında o ne yapıyor şimdi diyor. yangında çıkmış, umarım yanmaz, umarım zehirlenmez, umarım güçlü olur diyor. seni çok seviyorum hadi çık yalvarırım ne olur diyor.

    bekliyor...

    dalgın ve dolu gözlerle kalabalığa bakarken birden alkış sesi duyuyor ve gözyaşlarını silip oraya koşuyor. nefes nefese kalıyor ama bu o değil ki, bu da başka biri. ambulansa yatırılırken çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin diyor o madenci.
    ağlıyor bekleyen. hem tanımadığı adam için ağlıyor, hem de beklediğinin çıkmadığına ağlıyor.

    yine bekliyor...

    bu sefer beklerken bir curcuna kopuyor. şaşırıyor. 'açılın açılın başbakan geldi' sesini duyuyor ama beklediği kişi o da değil ki. sinirleniyor ve zaten canı burnunda olan öfkesi iyice patlıyor, isyan edip '' başbakan istifa '' diye bağırıyor. bunu duyan diğerleri de bağırınca, başbakan daha çok öfkeleniyor; kasımpaşalı edasıyla gelin bi de yanımda yuhalayın bakayım diyor.

    sabredip yine bekliyor...

    yüzlerce insan bekliyor. beklerken alkış sesi duyduğu zaman bir kişinin daha kurtulup çıktığını artık anlıyor ama alkış duymadığı anda da ölüler çıkıyor onu da biliyor.. ya beklediği de o ara çıkmışsa ?? ya kalabalıkta onu kaçırmışsa ??

    hemen devlet hastanesine koşuyor. hastane duvarında bir avuç kömür için bir ömür verenlere yazısının tam karşısında bekliyor.

    bekliyor...

    bitkin bir halde bekliyor. beklerken doktor elinde kağıt parçasıyla kapıya çıkıyor ve başlıyor ölüleri/sağları saymaya. ahmet, mehmet, hasan, şükrü, hakan, mustafa, isim isim hece hece okuyor. adı yok.

    bekliyor...

    hava depolarına, kavun depolarına, tırlara, soğuk olan her yere ölüler koyuluyor. yanyana mezarlar kazılıyor.

    yine bekliyor...

    bir umutla, bir heycanla, bir merakla bekliyor. ''o mezara sen girmeyeceksin'' deyip telaşla maden ocağına koşup ekiplere yalvarıyor '' ne oldu, çıkmadı mı hala, ne olur çıkarın '' diye ağlıyor. kurtarma ekibi ise madenin içinde çentikler atıyor.
    ölenler için 'eks'
    kurtarılanlar için 'sağ' diye notlar düşüyor.

    s: ////////////
    ex: ////////////////////////////////////////////////////

    bekliyor...

    yine sessizlikler içinde üzeri örtülü biri çıkıyor, dermanı kalmasa da inşallah bu o değildir diye koşa koşa oraya gidiyor. madencinin ölmeden önce yazdığı notu o kirli avuçlarında görüyor ''oğlum hakkını helal et''...

    yüreği parçalanıyor ama beklemekten de başka elinden hiçbir şey gelmiyor.

    bekliyor...

    artık umudu olmasa da ölüsünü almak için bekliyor.

    başbakanın söylediği ölmek madencilerin kaderinde var lafı kulaklarında çınlaya çınlaya bekliyor.

    sadece bekliyor.

    'oraya girmeyeceksin ' dediği mezara gömmek için bekliyor.

    sonsuza kadar beklememek için bekliyor.

    bekliyor.

    o hala bekliyor...
    41 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük