tanımı geçtiysek subjektivite kazandıralım entrymize.
hani herkes kendi filminin başrol oyuncusudur ya, biraz kafası çalışan, az buçuk egosu yüksek biriysen sen aşıksan karşındaki de sana aşık olmalıdır. hani hep o zamana kadar öyle olmuştur. hayatına giren herkes peşinden koşmuştur. sen hep çok sevilen, istenen taraf olmuşsundur da g.tün kalkmıştır. sen tripten tribe koşarken hayatına biri girer ve hayatının amına koyar.
önce mallarsın. bir nevi şok anı. trafik kazalarından falan sonra olur hani. olaya tamamen yabancılaşırsın. durum senin değildir, aşk senin değildir. istenmeyen sen değilsindir, hatun/adam bir başkasına aşık değildir. olamaz yani. bir yerlerde bir yanlışlık vardır. sonra zaman sana bunu öğretir. gördüğün muameleye alışık değil ancak aşinasındır. zira senin o zamana kadar peşinde sürünenlere yaptığın her türlü aymazlığı, arsızlığı o sana yapıyordur. gidiyorum diye rest çektiğinde sallamiyordur. şener şen gibi 'bak gidiyorum haaa!' modunda yalamaya dönersin. köpek olursun. karşınızdakinin umrunda olmaz. yıllar boyunca anlamayacağın, aslında anlayacağın ama anlasan da kabul etmeyi gururuna ve şişik egona kabul ettiremeyeceğin bir durum vardır ortada; o sana değil bir başkasına aşıktır. aslında sana hiç aşık olmamıştır.