film; konusu itibariyle pek değil de, daha çok görüntü, müzik ve de içtenlik bazında etkileyicidir. nitekim bir köy aşığı olarak, bana bir sürü ilkyaz esintili beyazlar, maviler, yeşiller, eprimiş fesleğen kokuları, al yazmaya düşen akları, dut ağacına konan siyahları, ve daha neleri neleri çağrıştırmıştır. sabahın 5'inde şöyle bir bakmak suretiyle izlemeye kaptırmamdan kelli, sonuna kadar sızmadan izleyebilmişimdir. köy filmleri kategorizasyonuna sokmak gerekirse, beş vakit, mayıs sıkıntısı tadı vardır hafiften, ama öz itibariyle kıyaslama yapmayı gereksiz kılacak kadar farklıdırlar. filmde bir sürü kim olduğu belli olmayan hala, teyze, amca ve yaşlı kadınlar komitesi baş gösterir, bu anlamda karmaşıktır ama, senaristi; film, esma'nın gözünden ve onun hatırlayabildiği kadarıyla anlatıldığı için böyle bir karmaşanın vuku bulduğunu söyler. alevi-sünni mezhep farklılığı ve aşk işlenmiştir, ama esas tema hayal kırıklığı ve ihanettir bence, umut ve sükuttur. içinde cem ayini ve semah sahnesi barındıran nadir türk filmlerindendir. küçük enstantaneler gülümsetir; bir ay doğarın bağlama ile toplu halde söylenmesi ve de esma'nın çok alakasız bir yerde sorduğu "senin kemanın niye çatıda?" soruları gibi. esma'nın içinde kıvranıp duran, çengellerine takıldığı bütün soruların toplamı gibidir çünkü bu.
sonuç olarak "kişiye göre değişir"lerden, ben sevdim, ama misal maskeli beşler ırak izleyenler pek tat almazlar zannımca... *