öncelikle belirteyim ki ünifeb üyesiyim, gfb'nin yaptığı onlarca hata vardır, onları da tribün içerisinde olanlar bilir. ama aziz yıldırım'ın müsebbibi olduğu stat profilinin genelini oluşturan ''makyavelist, burjuva, başarıya tapan, bambam, şakşakçı'' fenerbahçelilerin suçlayamayacağı gruptur genç fenerbahçeliler. nedenlerini az sonra anlatacağım, okursanız sevinirim.
haksızca suçlanmasında, aziz yıldırım'ın senelerdir oluşturduğu genç fenerbahçeli algısı var. genç fenerbahçeliler grubu, fenerbahçe'nin en büyük tribün grubudur. içerisinde kendisiyle beraber hareket eden birçok özerk alt grup barındırır. her meşale organizasyonunda adı olan 1907 gençlik, avrupa'da fenerbahçe'nin her maçına giden gfb europe, mecidiyeköy'ü defalarca basan boğaz hooligans ilk aklıma gelenler.
bu grubun böyle umarsızca suçlanmasının tarihsel bir geçmişi var. önceleri aziz yıldırım tarafından 'tribünleri temizleme' operasyonu başlatıldığında, liderlik sefa ve grubuna verilmişti. bu grup 2000'lerin başında tribünlerin tek hakimiydi. ardından aziz yıldırım'la ters düşüldü. sene 2007-2008 falan. o zamanlar esenler grubu vardı. aziz yıldırım, sanki sefa'nın beşiktaş tribünlerinden geldiğini daha önce bilmiyormuş gibi, çıktı bu adam beşiktaşlı dedi. sefa has fenerlidir ayrıca, beşiktaş maçlarına gitmişliği vardır önceleri, orası ayrı. esenler grubuna oluk oluk bilet akmaya başladı. aziz'in desteklediği esenler grubu mücadeleyi kaybetti. o dönem tribünde sürekli kavgalar çıkardı. hiç unutmuyorum, bir bursaspor maçında tüm fenerbahçe tribün grupları; group ck, vamos bien, gfb, ünifeb vesaire italyan tribünlerine özenip, migros tribününde bir 'curva' yapmaya karar verdiler. curva, meşhur italyan kale arkaları tribünleridir, en sağlam tayfalar oradadır. o maçta aziz yıldırım'ın talimatıyla bilet verilen esenler tayfası tribünde bıçaklı kavga çıkarmıştı. gfb ardından maratona geçti, 2010'da yeniden oluşturulan ama bu sefer telekom tribününde meydana getirilen (nam-ı diğer okul açık tribünü) curva ile genç fenerbahçeliler grubu da mücadelesinin sonucu olarak oraya okul açık'a girdi. aziz bunu bir türlü hazmedememiştir, 'nasıl benim istemediğim tribün grubu oraya girer' diye gfb'yi statlara salonlara sokmamaya çok çabalamıştır ama gfb her seferinde bunu aşmayı başarmıştır.
en son geçen sene karabük maçında tüm okul açık tribünü, yani tribün grupları, kötü gidişin sorumlusu olarak gördükleri yönetimi istifaya davet etmiş, aykut kocaman görevi bırakmış, aziz de gece yarısı husumetli olduğu gfb'ye ayar vermişti, 'akıllı olsunlar' demişti, belki hatırlarsınız. o günden sonra eskiden sefa'nın kankası olan, aynı zamanda pendik maçı sonrası rüştü'yü dövenlerin başında gelen amigo ibrahim'in liderliğinde anadolu yakası gfb kuruldu ve migros'a geçti. grup cadde, sabahlayan tayfa gibi oluşumlar da migros tribününde bulunurlar. migros'a kombine çıkmamasına rağmen bu arkadaşlarda migros kombinesi vardı. zira aziz tarafından bunlara sürekli bedava bilet iniyordu.
bu sene başındaki salzburg maçında, aziz yıldırım'ın talimatıyla okul açık tribününe geçmiş olan cadde grubu, maç öncesi gfb'nin bulunduğu e bloğa gelerek, pankartlarını ve davullarını astılar, orada bulunan taraftarları hırpaladılar. gfb üyeleri stada girdiklerinde cadde grubunu döverek stattan attı, davullarını parçaladı ve pankartlarını yırttı. ertesi maç tüm cadde grubu migros tribününe geçmiş ve ellerindeki kombineleri telekom tribününe doğru sallıyordu. yani cadde grubuna bir haftada 300 kombine inmişti.
senenin son maçı olan galatasaray maçı evvelinde 'hükümet istifa' tezahüratları atılmıştı hatırlarsınız, reyhanlı olayları sebebiyle. maç sonrası kulüp internet sitesinden bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: ''herkesçe bilinen malum grup önceki gün statta tc hükümeti aleyhine tezahüratta bulunmuştur, bunlara icazet verilmemesini taraftarımızdan rica ederiz''. yani aziz yıldırım, birkaç ay önce ''akp gençlik kolları'' dediği gfb'ye bu sefer ''marjinal grup'' yakıştırması yapmış ve kaypaklığını bir kere daha göstermişti.
aziz yıldırım'ın bu algı operasyonu 2007'den beri sürüyor. gfb'yle girdiği mücadeleyi kaybetmesini asla kabullenemedi, dün gece de maraton tribününün başlattığı tezahüratı devam ettiren gfb'ye dönerek ettiği galiz hakaretler, gfb'ye değil, alex'i seven her fenerbahçeliye edilmiştir.
daha birkaç hafta önce, ''fenerbahçe tribünleri istediğini bağırır, ali ismail korkmaz diye bağırılmasını kimse engelleyemez'' diyen aziz, küfür içermeyen bir 'alex' tezahüratından dellenip tribünlere dönerek küfür etmeye başladı. dua etsin tribünlerde o küfürler duyulmadı, yoksa çok daha kötü şeyler olabilirdi.
gelelim düne;
aziz yıldırım konuşurken alex diye bağırılması, başkanın 'alex jübile yapmak istiyorsa 2 milyon dolar getirsin' sözlerine yönelik bir tezahürattı. taraftar küfür etmeden alex'i sadece 10 saniye süren bir tezahüratla andı ve jübilesini başkana hatırlatmak istedi ama kendisi buna dahi tahammül edemedi. çünkü adam deli, kafayı yemiş. kontrol manyağı olmuş, her şeye ve herkese hakim olmak, kimsenin kendi iradesi dışında tek kelime etmemesini sağlamak istiyor. şampiyonluk kutlamasında tüm takıma tezahürat edilmiş ve anılmışken, bu takımın yaşayan efsanesi alex'e tezahürat etmenin ne gibi bir mahzuru olabilir ki? ne yaptı yani gfb, aziz'e mi sövdü?
aziz yıldırım'ın oluşturduğu atmosfer, kendisine karşı çıkanın fenerbahçeli olmadığını dikte ettirmesi, 3 temmuzu lehine kullanarak neredeyse kendisini allah'ın kılıcı falan zannetmesi, kendisinin meydana getirdiği güce tapan, lider kültüne biat eden, başarı için her şeyi mübah gören elitist burjuva seyirci kitlesi, şahsını cumhuriyetle özdeşleştirici hareketleri vesaire nedeniyle, gfb'ye bir algı operasyonu yapması son derece doğaldır. rövanşı almak istiyor.
sözlerine gelince,
adamsan almazsın aziz! görüyoruz kim kimi almıyor...